ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'da Orta Asya/Türk Cumhuriyetleri liderlerini ağırladı ve bir akşam yemeği verdi. Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan liderleri oradaydı. Bu vesileyle, örneğin Kazakistan'la "nadir toprak elementleri" için anlaşma imzalandı. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Özbekistan'a bir ziyaret yapmayı planladığını duyurdu. Yine Kazakistan, İbrahim Anlaşmaları'na katıldı ve bizzat Trump'ın ağzından durum ilan edildi. Diğerlerine de bu davetin yapılıp, yapılmadığını bilmiyoruz ama
sürpriz olmaz…
Anlamlandırmamız gerekiyor; "sembolik" görüşmeler veya anlaşmalar diye tarif edip, sıyrılamayız. Burada inkâr edilemez jeopolitik bir bağlam var…
Başkan Trump'ın, Güney Kore, Japonya liderleri ile merakla beklenen Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'le buluşmasının ardından gelen bu masa, çok açık ki, Türkiye'nin de taraf olduğu, İran ve Afganistan'ın, Hazar havzasının dahil olduğu, Çin-ABD-AB-Rusya-Hindistan rekabetinin/ittifaklarının önemli bir coğrafyasını, ringini buluşturuyor…
Bu rekabetin unsurları iyi tasnif edilmeli; meseleye sadece "yeraltı kaynakları" üzerinden bakabilirsiniz ve yanlış olmaz. Kazakistan aynı zamanda büyük bir Uranyum üreticisidir. Türkmenistan doğalgaz zengini. Özbekistan'da ciddi altın var. Kırgız ve Tacikler de maden alanlarında gelişiyor…
Öte yandan bu ülkelerin Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS'le de çeşitli seviyelerde ilişkileri bulunuyor. Türk Devletleri Teşkilatı da var ve çoğu buraya üye…
ABD başta Batı'nın, buraya yeniden vaziyet etmeye çalıştığı biliniyor. Biden döneminin sonunda da işaretleri vardı. Sebepleri çoğaltılabilir ama esas mesele, Çin ve Rusya'dır. Trump'ın ilk döneminde bölge ve dünya farklı konjonktüre sahipti, şimdi iş biraz daha genişledi. Anlıyoruz ki, Akdeniz'den ve yukarıda Ukrayna'dan başlayıp, Ortadoğu'yu kucaklayarak bir yandan Orta Asya bir yandan Batı Asya'ya doğru abanan ağır stratejiler var. Artık bir aksamı da İbrahim Anlaşmaları'dır. Türkiye'nin de buna katılmasını çok istiyorlar. Hatta bayılıyorlar bu fikre…
Dahası çok ama kâfidir, şurada keselim; 'Türk Cumhuriyetleri'nin, Orta Asya ülkelerinin İbrahim Anlaşmaları'na gösterebileceği ilgi Ankara'nın dikkat etmesi gereken bir boyut ortaya çıkarır. Geçiştirilebilecek bir konu değildir'…
NEW YORK 'IŞIK' OLACAK!..
Gelelim Zohran Mamdani'ye…
Mamdani, New York'u, ABD siyasetine yön verecek "ışık" olarak tarif ediyor ve sunuyor. ("New York will be the light!") Önemli metafordur. Bunun New York'taki karşılığı/sembolü, "Özgürlük Heykeli"dir. Elindeki meşale odur. Yol gösterici ve kerteriz noktasıdır. "Zohran" kelimesinin/isminin anlamı da budur; "Işık saçan". Kendisiyle zımnen özdeşleştirerek kamuoyuna sunuyor Mamdani. Amerikalılar isminin anlamını 'güneş'e kadar genişletiyorlar, Özgürlük Heykeli'nin tacı da odur…
Önemlisi, politikasını ve bağlı söylemini "göçmenler" üzerine kuruyor Mamdani ve New York'a ulaştıklarında ilk gördükleri Özgürlük Heykeli'dir. Amerika'ya göçenler ve Özgürlük Heykeli ayrılmaz bir tarihi karedir. Google'a sorun, çıkan resimler tartışmayı bitirir…
Dan Brown meşhur karakteri Robert Langdon'un ağzından şöyle yazıyor; "Çok az kişi bunun farkındadır ama New York şehrinde en çok fotoğrafı çekilen nesne bir güneş tacıdır. Özgürlük Heykeli'nde bir güneş tacı, antik bir hale var. Bu evrensel simgeyi tarih boyunca ilahi aydınlanmaya veya ileri bir bilinç düzeyine sahip olduğuna inandığımız özel kişileri belirtmek için kullandık". ('Sırların sırrı', Say: 18-19, 2025.)
YEREL ZAFERİ ULUSALA TAŞIMAKBir, Hindistan kökenli, Uganda doğumlu, Suriye eşli bir figür. Yani geçmişi Batı'nın ezdiği, ezmeye devam ettiği bir coğrafyadan geliyor. Peki siyasi konumlanışı öyle miİki

4