Trump, TÜSİAD'ı da yola getirir mi

Geçtiğimiz hafta, Trump yönetiminin Avrupa'yı evire-çevire dövmesi ile geçti. Hem Münih Konferansı'nda yapılan konuşma ve görüşmelerden çıkan cümleler hem ABD-Rusya ilişkisinin hızla evrildiği yeni düzlem Avrupa'yı alışık olmadıkları kadar aşağıladı

Mesela Başkan Yardımcısı Vance, Avrupa ülkelerinin vatandaşlarına 'eğitilmiş hayvanlar ya da küresel ekonominin dişlileri' gibi davrandığını söyledi. "Söyleyene bak" diyebilirsiniz ama bu Avrupa'nın gözünün morarmasını engellemiyor. Avrupa'ya ya da kurumsal kimliği AB'ye "insan hakları, demokrasi" dersi vermek, hele bunun ABD ağzından yapılması az hakaret değil!

Şu cümleler de duyuldu; 'Rusya'nın Avrupa demokrasilerini etkilemeye çalıştığı iddiası da abartılı. Demokratik toplumunuz 200 bin dolarlık sosyal medya reklamlarından etkileniyorsa dizginleri tutuptutamadığınızı bir düşünün'. Yani, 'halklarınızdan da haberiniz yok' diyor

Bu ağır ithamlar, Amerikan yönetiminin küresel kamuoyuna boca edilen kimi uluslararası haberlerin "şişirme veya operasyon" olduğu kabulünden de kaynaklanıyor. Yalan değil. Türkiye bundan çok çekmiş bir ülke olduğu gibi, bizzat Trump da ceremesini ödemiş bulunuyor. Nitekim, hem ABD'deki hem uluslararası basın-yayın organlarıSTK'lara yönelik uygulamalarıyla onları cezalandırmasının anlamı da bu

Velhasıl, Avrupa başkentlerinde artık hıçkırık sesleri duyuluyor

Daha keskin bir bakış, Trump yönetiminin Avrupa'ya yönelttiği eleştirilerin, Türkiye'deki siyasi muhalefet, AB'ci basın, akademi, liberaller, sol (ne kadarsa artık), vb Bidencı "ekol" ve TÜSİAD için de geçerli olduğunu kestirmeli. Bu yüzden örneğin, "AB ile ilişkilerde yeni bir yol bulunmalı" türünden acil çıkışlar arıyorlar

AB-Türkiye ilişkilerinin 'tam üyelik' üst çatısı zaten çöktü. Ankara da bunu biliyor AB de. Fakat ABD-AB ilişkilerinin yeni formu ile Ukrayna savaşının sona ermesiyle ortaya çıkacak iyi tarif edilmesi gereken bir konjonktür var

Avrupa'nın sıkışmışlık hali yeni kapı arayışlarını Türkiye'nin gündemine getirdi ama 'ABD'ye daha az bağlıbağımlı Avrupa' ne demektir' sorusuna şu an cevap veremiyorlar. Çünkü stratejik bir soru bu. Ankara fırsat görüyor ve işbirliğine hazır gibi. ABD'den nispeten yalıtılmış bir Avrupa-Türkiye ilişkisi ne demek Türkiye-İngiltere ilişkilerinin bu bağlama katkısı ne olabilir Ekonomik beklentileri besleyebilir ve savunma alanında yeni bir doku yaratabilir. Peki Avrupa'nın Türkiye'den beklentileri, alacağımız sorumluluklar neler olabilir Düşünmek lazım. Zemin kurumuş değil. Bu Avrupalılar, Trump'ın geçici olduğunu düşünüyor! Gerçekçi değil. Trump geçebilir ama yeni dünya düzeni gelişecek!

Bidencı Avrupa Rusya ile arasına Soğuk Savaş'taki Berlin Duvarı'nın yerine yenisini örmüştü ve Trump şimdi bunu yıkıyor. 90 sonrası gelişen süreç Rusya-Avrupa ilişkilerini geliştirmişti ama bir yandan da "NATO'yu genişletmişti"

Şimdi bu genişleme durdurulup, Moskova'nın istediği 'güvenlik garantileri" verilecek mi veya Rusya-Avrupa ilişkisi eski günlerine dönecek mi göreceğiz. Trump'ın Ukrayna Özel Temsilcisi Kellog'un sözlerine bakarsanız, "ABD, Rusya'nın, Çin, Kuzey Kore ve İran'la ittifaklarını bozmayı hesaplıyor". Zor ama göreceğiz

İlaveten, ABD-Rusya ilişkileri sadece Ukrayna özelinde kalmayacak gibi. Ortadoğu'nun dahil edileceği hemen anlaşıldı ve İsrail, Filistin, Körfez başlıkları ile-bana göre şaşırtıcı olmaz-İran konusu da masaya gelecek. Sonra da elbette Hindistan! (Cumhurbaşkanı'nın son ziyaretlerini gerçekleştirdiği ülkelere de bu gözle bakabilirsiniz.)

İlla sürpriz sevenlerdenseniz, Çin-ABD ilişkileri de Trump yönetiminin kendine has stiliyle yumuşak boyut kazanabilir. Herkes kafa-göz kırarak ilerleyeceğine kalıbını basıyor ama bu da Biden yönetiminden farklı olabilir, Putin'le olduğu gibi Xi Jinping'le görüşme torbadan çıkabilir