Trump, Netanyahu'nun önünde Türkiye'yi neden övdü
Sonra Trump; "Suriye konusunda Türkiye ile yaşadığınız her sorunu çözebileceğimi düşünüyorum. Siz makûl olduğunuz sürece. Bu konuda siz de biz de makul olmalıyız. Erdoğan'ı seviyorum, o da beni seviyor ve hiçbir sorunumuz olmadı. Zeki ve güçlü bir adam. Suriye'de başka kimsenin beceremediği bir şeyi yaptı. Hakkını vermek lazım"
İtiraf edelim; bu satırları duyar-duymaz herkesin sırtından bir ürperti geçmiş olmalı
Türk kamyonunun en sevmediği liderlerden birincisi Netanyahu. "Müttefikimiz" ABD'ye de güvenini neredeyse tamamen kaybetmiş ülkenin insanları olarak, hem de Oval Ofis'te hem de uluslararası basının önünde Türkiye ve liderinin övülmesine "alışık" değiliz.
Ama buna bakarak Netanyahu'nun Amerika'ya, Türkiye'yi şikayet etmek ve 'durdurulmasını istemek', üzerine "aramızı düzeltin" talebiyle gittiğini bilelim
Türkiye-İsrail ilişkileri üzerine çok yazmış ve özellikle 90'lı yılların mirasını unutmamış bir gazeteciyim. İsrail'in o dönemde iç siyasetimize "bulaşma" biçiminin sicilini dökmeye gerek yok. Zaten, FilistinGazze soykırımı buz gibi ortada duruyor ve yeterli. Evvelsi gün Beyaz Saray'da Başkan Trump'ın "makul ol" nasihatine sessizce boyun eğen Netanyahu gerçekte bir "savaş suçlusu"dur. Bu yaftanın boynuna asılmasına vesile ülkelerden biri de Türkiye'dir
Yani hem İsrail politikalarıyla geçmişten gelen kapatılmamış hesaplarımız var hem de özel olarak Netanyahu'yla. Terör örgütü PKKYPG de aynı suç dosyasına dahildir
Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Oval Ofis'ten sadece saatler sonra -dün- yaptığı konuşmada İsrail'i ele alış biçimi Ankara'nın "kendisine çizilmeye çalışılan sınırlara" prim vermeyeceğini gösteriyor. Bugünkü Tel Aviv'e cevabımız budur
Netanyahu, Biden yönetimi tarafından da sevilen biri değildi. Ancak meşhur ve meşum İsrail lobisi o dönem de Washington'un kolunu bükmeyi başardı. Kongre'de yaptığı konuşmaların nasılne kadar alkışlandığını anımsayın. Esasen, Trump'ın da Netanyahu'dan hazzettiğini söylemek iddialı olur. Lobi de yerinde duruyor. Fark, Netanyahu Biden'ı parçalama gücüne sahipken, Trump'a diş geçirmesinin zor olmasıdır
Konjonktürün getirdiklerinden biri bu. Bir diğeri, "yeni dünya düzeni" denilen ve tüm kaotik aşamalarını yaşadığımız savrulmalar. Üzerine de, kurulu küresel düzeni paramparça etmeye yeminli Trump'ın ABD Başkanı olması.
Bunlar cepte dursun
Neden ABD Başkanı, Türkiye'nin en keskin düşmanının önünde, Ankara'yı övüyor ve onu "makûl olmaya" davet ediyor, hatta zorluyor!
Bu sorunun yanıtı için Trump yönetiminin Türkiye'den ne istediğini anlamak gerekiyor. İkili ilişkilerden bahsetmiyoruz. O ayrı kalemdir, konuşulur. Bahsettiğimiz, eski dünya sistemi yıkılırken, yenisinde Türkiye'den ne beklendiğidir
O da yeni ABD Büyükelçisi'nin gayet özlü şekilde ve Türkiye'yi merkeze alarak çizdiği jeopolitiktir. Tekrarlayıp yer kaybetmeyelim, hatırlamak isteyenler, "Yeni Amerikan Büyükelçisi'nin teklifi"ni okuyabilirler. (0504, Yeni Şafak.) Çin, Rusya, Hazar ve Türk dünyası ile Ortadoğu üzerinden hakkıyla ve doğru bağlar kurularak ele alındığında Trump-Türkiye ilişkilerinin geleceğinin yol haritası görülebilir
Ancak İsrail işin içinde olduğunda, "makûl" arayışları gönül rahatlığıyla yürütülemiyor. Örneğin, İsrail'in, Yunanistan-Kıbrıs Rum Kesimi ve "" diyerek ABD ile çizmeye çalıştığı Akdeniz haritası. Ya da Suriye'de derinlere kadar inerek vurduğu üs bölgeleri