Pakt!

Küresel hercümerc içinde en açmaz görünen sorunların çözümüne, en azından bu krizlerin neresindennasıl tutulması gerektiğine ilişkin yaklaşımlar bile üzerinden atlanıp geçilen, fark edilmeyen cümlelere dönüşe-biliyorHatta kendi Dışişleri Bakanınızın tespitlerini, çıkış yollarına ilişkin, yeni, şümullü, açık haber değeri olan okumalarını dahi ıskalayabiliyorsunuzFilistin'de yaşanan İsrail soykırımı üzerinize doğru sıçramaya başladığında, Tahran'da yaşanan suikastla birlikte Lübnan ve Suriye'ye doğru atağa kalktığında, Amerikan Kongresi'ndeki alkışlar Ortadoğu kuzularının sessizliğiyle buluştuğunda, aslında çözümün olaylarda değil, tüm bölgede olduğunu daha çok fark etmeye başlıyorsunuz. Çözüm bulamadığınızda parçadan uzaklaşmak, sorunun bütünde olduğunu gösteriyor. Tabii göz müsaitseHerkes gibi Ankara da, İsrail'in sınırsız "cesaretinin" arkasında ABD olduğunu görüyor. Görüyor ama bir farkla; Amerika'nın siyonizme yaklaşımını "şartlanmışlık" olarak tesbit ediyor ve bu doğru esasında kangrenin de sebebi. Çünkü 'şartlanmışlık', yaklaşımınız ne kadar doğru, sabırlı ve iyi niyetli olursa olsun, muhatabınızın 'çıldırtıcı' bir körlük ve sağırlıkla sizi dondurması demekHırsızın çalarken çekilmiş fotoğrafını gösterdiğinizde bile, "sizin makinanız yanlış çekmiş" yanıtını alıyorsunuz ve ağır bir çaresizlik çukuruna yuvarlanıyorsunuzÖnce de yazmıştık, sonunda iş şuraya gelir; kendi siyasi ikballeri uğruna Gazze'de bebek bedenlerine basıyorlar ve kendilerini şartlandıran sahiplerini de Kongrelerinde ayakta alkışlıyorlar. Alkışladıkları aynadaki suretleridir. Haliyle herkesin eli-kolu bağlanıyor. Bağlanmakla da kalmıyor, size sirayet etmesi çok muhtemel yangının alevleri yüzünüzü yalamaya başlıyorBöylesi halde çözüm bulmak da, bulamadığınız durumda çözüm üretmek de mümkün görünmüyor. Hakan Fidan'ın geçtiğimiz perşembe günü verdiği bir röportajda, 'sınırlı' tuttuğu da anlaşılan, ama "nedir" diye üzerine gidilmeyen bir cümlesini açılışa alarak Türkiye'nin yürüttüğü "bölgesel" adımlara giriş yapalım, aynı zamanda 'tehlikenin' tarifidir"Bölgenin yaşanan olayların geldiği durum endişemizi çok daha artırmış durumda. İsrail'de söylenen sözleri dinleyen yok, kulaklarını kapatmışlar. Uluslararası sistem İsrail'e bir şey söylemekten aciz durumda. Ne zaman uluslararası sistem bir duvara toslar, büyük bir kriz yaşar ondan sonra İsrail'le geliştirdiği ilişkiyi gözden geçirir. Bunun dışında ben bir önleyici adım atılmasını açıkçası mümkün görmüyorum"Bölgenin ve dünyanın zaten savaşlar üzerinde yaşadığı, çok sayıda irili ufaklı ülkenin iç çalkantılarla, dünyanın ekonomik belirsizliklerle boğuştuğu bir dönemde, Sayın Fidan'ın "duvara toslamak ve büyük bir kriz" olarak beklediği nedir Keşke sorulsaydı.Bakan'ın kısa süre önce olası bir '3'üncü büyük savaşa' atıf yaptığı da anımsandığında, çözümün dahi "düzenin duvara toslamasıyla" tarif edildiği muhtemel durum nedirBu işin birinci kısmıİkinci kısım da, sorunlara tek tek değil, kökten ve toptan, kapsayıcı çözüm bakışıyla yaklaşmakla ilgiliOrtadoğu 'genelinde' bu nenasıl olabilirYine hatırlatalım; Türkiye-Suriye normalleşme girişimlerinin geliştirilmeye çalışıldığı bu dönemde, bir seri bölge ülkesinin ve kimi bölge dışı ülkelerin bu adımları desteklediğini paylaşmış hatta bir liste de çıkarmıştık; Mısır, Irak, BAE, S. Arabistan, Katar, zaten Türkiye, Rusya ve Çin gibiBuna Sayın Fidan'ın yurt dışına yaptığı ziyaretlerdeki konuşmalarının satır aralarında yaptığı bazı göndermeler eklenmiş, ben dâhil sayısı iki-üçü geçmeyen gazeteci de, "burada yeni bir şey mi var" mealinde yazılarıyla ilavelerde