'İki İsrailli diplomat' suikastının anatomisi
Washington'da iki İsrailli diplomatın-onların dediğine göre, "elçilik çalışanı"nın-öldürülmesi, Batı'da İsrail için bir şeylerin pişirildiğine ilişkin kokulara denk geldi
Hem ABD hem Avrupa'dan, sanki İsrail'in son GazzeFilistin vahşiliğine yönelik bir tür "yalnızlaştırma" adımları hissediliyordu. Söz konusu İsrail olduğunda Batı'nın herhangi bir tarafına güvenmek diye bir şey yok ama yadsınamayacak bir "eğilim" de en azından not edilebiliyordu
Mesela İngiltere
Londra, Tel Aviv'le arasında görüşmeleri devam eden serbest ticaret anlaşmasını askıya aldığını açıklamıştı. Büyükelçisini de Dışişleri'ne çağırıp, "ne oluyor" demişti. Mesela İsveç, İsrailli bakanlara yaptırım uygulanmasını öneriyordu. Mesela Trump, "Gazze'de insanlar açlıktan ölüyor. Filistinlilere yardım etmeliyiz. Bunun üzerinde çalışmaya başladım" demiş, hatta Suriye'ye yaptırımların kaldırılması konusunda "İsrail'den izin alacak değilim" demişti. Mesela, Norveç, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Slovenya, İspanya" ortak bildiri yayınlayarak, "İsrail politikasını derhal değiştirmeli. Filistinlilerin 'herhangi bir yolla' zorla yerlerinden edilmesi uluslararası hukukun ihlali anlamına gelir, demografik değişim girişimlerini kesinlikle reddediyoruz" demişlerdi
Mesela bizzat İsrail basını, "Trump, Netanyahu'ya 'kovuldun' diyor" başlıkları atıyordu. Ama hükümet başka bir havadaydı ve Tel Aviv'e bakanlar 'arsız meydan okumayı' görüyorlardı; Maliye Bakanı Smotrich, "Kalan her şeyi yok ediyoruz ama dünya bizi durduramıyor". Dünyaya "Batı" dahildi!..
Mesela Avrupa Birliği de dışişleri bakanları toplantısında, İsrail'le ticaret anlaşmalarını gözden geçirmeyi gündeme alıyordu. AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Kallas, "bu fikir üye ülkelerin çoğunluğunun desteğini aldı" açıklaması yapıyor, ilaveten, Fransa, Kanada ve İngiltere ile birlikte, "Filistin'e yardımların önündeki engeller bütünüyle ve hemen kaldırılmazsa somut adımlar atılacak" duyurusu yapıyordu
Mesela, Washington Post şöyle yazıyordu; "Trump ve ekibi, İsrail'e, 'bu savaşı bitirmezsen seni terk edeceğiz" mesajı veriyor". Arkasını da Beyaz Saray kaynaklarına yaslıyordu
Aslında WP tek başına da değildi ve belki de Batı'nın yaklaşımında devletlerin veya uluslararası kuruluşların açıklamalarından çok medyadaki ipuçları daha anlamlı olabilirdi; nitekim, BBC, The New York Times, Wall Street Journal, Financial Times, The Economist, The Guardian gibi küresel basının "mızrak ucu" yayınları aynı tonda haberleri 48 saate yığmaya başlamıştı. Üstelik hemen her biri farklı politik ve ekonomik çıkarlarıkesimleri temsil etmelerine rağmen
Türkiye'de bu gelişmeler, toptan tartıya vurulmadı ama tek tek haberleştirildi; "Günaydın Batı" başlıklarıyla. Özünde 'vurdumduymazlık' ithamı barındırsa da zımnen bir "uyanma" halini de tespit ediyordu
Hasılı, "Gideon'un Savaş Arabaları"nın tekerine sanki çomak sokuluyordu
Sonra
Washington'da.. 'Yahudi Müzesi' yakınlarında.. Ki hep 'soykırım' anlatırlar.. İki İsrailli diplomat öldürüldü. 'Anılar zihin altından çıkarılıp', Batı'nın önüne kondu.. Hava değişti
Aylardır, çoluk-çocuk, kadın, yaşlı, hasta, sakat demeden, kesin rakam bilinmemekle birlikte en az 53 bin Filistinli'yi soykırımdan geçiren İsrailNetanyahu, iki diplomatının hayat kaybıyla can buldu
Bugün için İsrail'e yönelik Batı'nın pişirdiği her ne ise ona soğuk su katıp katmayacağını bilmiyoruz. Ancak, cinayetlerin mekaniği üzerinde, 'kimin işine yaradı' sorusu kadar, 'tetiği çeken katili bilmez' prensibiyle biraz zihin jimnastiği yapmak gerekiyor