Hep ilkleri yaşıyoruz. ABD'nin hem Çin hem Rusya karşısında aynı anda –erilediği demeyelim ama– 'geri bastığı' günlere şahit oluyoruz. Moskova ve Pekin, Amerika'yı kadim müttefiklerinden bile daha iyi okuyor…
Washington'un, Nijerya ve Venezuela efeliklerinin de şimdi ortaya çıkmasını, morlukları kapatma makyajı sayabiliriz…
İçeride de durum farklı değil; 'The Atlantic'in haber/yorumuna bakarsanız, Trump yönetiminin üst düzey yetkilileri askeri üslere taşınıyor, daha doğrusu sığınıyor. Stephen Miller, Marco Rubio, Kristi Noem ve daha pek çok isim, normalde üst düzey askeri yetkililerin yaşadığı 'lojmanlara' yerleşiyor. Dikkat ederseniz, çoğu ulusal güvenlik makamlarında oturuyor. Uzun liste varmış, çok yıldızlı generallere bile yer bulunamıyormuş. ('Top Trump officials are moving onto military bases', 30/10.)
Charlie Kirk suikastının bu anksiyetenin gelişmesinde rol oynadığı muhakkak. Çok sayıda eyalete askeri birlik/muhafız gönderilmesi yönündeki Başkanlık emirlerinin ardında da aynı gerçeklik var. Kökü, Kongre baskınındadır…
***
Konuşmamız gereken çok konu var; ABD'nin Çin ve Rusya ile ilişkileri hakkında Başkan Trump'ın CBS kanalına verdiği röportajda söyledikleri, Rusya-Ukrayna savaşınının bitirilmesi ya da Tayvan açmazının nasıl çözüleceği sorunlarından çok, Amerika-Rusya ekonomik ilişkilerinin yükseltilmesi ve Çin'in Trump Başkan olduğu sürece Tayvan'ı ellemeyeceği sınırında kalıyorsa, 'Trump çizgisini' görmemiz lazım…
Bu yaklaşım ABD'de Trump'ın eziklenmesi girişimlerine yol açtı ama Başkan'ın Jinping'le kısa birlikteliğinden, Rusya-Çin ilişkilerinde bir değişiklik doğmasını beklemek hayal kırıklığı yaratır. Zaten, üzerinden gün bile geçmeden Moskova-Pekin ileri gelenleri bir araya gelerek yeni anlaşmalar imzaladılar. Hasılı, o faslı geçebiliriz…
Önemli olan mevcut Washington yönetiminin Çin'le hesaplaşmayı öteleyip ötelemediği. Öyle ise, bir ucu Ukrayna'ya hemen dayanacaktır ve Tomahawk'ların oyundan çekilmesi de işaretlerden sayılabilir. 'Yine de belli olmaz' diyebileceğimiz Trump unsurunu atlamadan kabaca not düşmüş olalım.
'Nasıl oluyor da Çin, Amerika'yı bu kadar tersleyebiliyor' bahsinde son olarak, Çin planlarını Amerika üzerinden-tersi de caridir-anlamak isteyenlerin adı-sanı pek duyulmayan ama Pekin'in baş ideoloğu/stratejisti Wang Huning üzerine eski bir makaleye göz atmalarını öneririm. On yıllar önce ABD'ye yaptığı ziyarette bu ülkenin önlenemez bir kriz akıntısına nasıl kapıldığını fark eden, bunun üzerine oyun kurup Pekin'e hediye eden kişidir kendisi; "The flaws that China's chief ideologue found in America", The Economist, 22/02/24…
***
Amerikan Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın, Bahreyn'de katıldığı bir forumda Türkiye-İsrail arasında yakınlaşma olacağına yönelik verdiği mesaj pek ilgi çekti; "Türkiye-İsrail savaşmayacak" ve "Türkiye ile İsrail arasında çok uzak olmayan gelecekte bir ticaret anlaşması imzalanabilir" demişti…
Barrack aynı konuşmada meselenin Hazar havzası ile bağlantısını da kurarak, ABD'nin kafasındaki jeopolitiğe atıf da yaptı. Bunu hızla köşe yazılarına döken, "ne demek istiyorsunuz"a bağlayan meslektaşlara söyleyeceğimiz şu; oraları geçeli çok oldu. ('Büyükelçi'nin DNA'sına bakarken, 'Amerikan DNA'nızı mı kullanıyorsunuz' 02/08.) Adam çok daha ilerisini parsel parsel açıkladı…
Bir, Türkiye-İsrail arasında bir savaşın olmayacağını herkes biliyor. Gıcır gıcır Türk ordusunu mu itecekler İsrail'in üstüne Ha, bu yıl içinde o ihtimalin belirdiği anlar oldu. Az ihtimaldi ama risk vardı. Şimdi yoktur, şartlar değişirse bakarız. İki, İbrahim Anlaşmaları'nın önceki sürümünden farklı olarak daha geniş bir coğrafyayı kapsadığı biliniyor. Kapsadığı ülkeler de söylendi. Hatta laf arasında atlanan bir-iki tanesini sonradan eklendi. Üç, Ankara-Tel Aviv'in arasının yeniden iyi olması için Amerika'nın yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Dört, bu sadece Ortadoğu ile ilgili değildir; Batı Asya ve Türk Cumhuriyetleri hattı da dahildir.

4