Geçtiğimiz Çarşamba, Akdeniz'in hangi küresel parselizasyonun parçası olacağını sorgulamıştık. Paftaların bir kısmını kayda geçirmiştik. Stratejik 'devamlılığın' iyi anlaşılması için giriş bölümüne göz atabilirsiniz; ('Kendi bölgelerimizi işaretlemeye başlamalıyız', 17/12.)
"Kadastro" faaliyetlerinden biri de, Yunan-Rum-İsrail buluşmasıydı. Oturumdan, tugay seviyesinde 2500 kişilik 'ortak hızlı müdehale gücü' oluşturma kararı çıkınca, bizim kanallarına da "eğlencelik rating vesilesi" çıktı…
İki sonuca vardılar; bir, bu güç Türkiye'ye bir şey yapamaz. İki, Türkiye'yi kuşatmaya çalışıyorlar…
'Kuşakları' o işe yetmez. Mesele o değil. Ama eş zamanda İsrail'in Mısır'la 35 milyar dolarlık rekor doğalgaz anlaşması imzalaması, buna ABD ve Chevron şirketinin arabuluculuk etmesi mesele. Yunanistan Savunma Bakanı Dendias'ın Atina parlamentosunda Türkiye'yi yeniden ve daha güçlü ifadelerle temel tehdit olarak tarif etmesi de ilave…
Her gelişmeleri parça başı ele alma huyumuz çok kötü. Çünkü gelişme ve sonuç bölümlerine bağlayamıyoruz…
İsrail merkezli ve ABD destekli bu olaylar, Gazze krizi ve İsrail soykırımı devam ederken, Tel Aviv'in Suriye'ye genişleme politikaları sürerken yaşanıyor. Yani onlara etkisi olacak!
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Perşembe günü yaptığı açıklamalarda, SDG'nin Şam yönetimiyle 'entegre' olmakta ayak sürümesinin nedenini, "… belki başka bir bölgesel kriz şeklinde belki de İsrail'in Suriye ve diğer yerlere yönelik yayılmacı politikaları yüzünden" diyerek izahı odur…
Aynı anda ABD Başkanı Trump'ın, "Golan Tepeleri'nin haklarını İsrail'e sattım. Trilyonlarca dolar değerinde olabilir. Değerini sonradan öğrendim" sözlerinde aynı adresi işaretliyor. "Satmayı" maddi anlamayın. Hediye demektir. İsrail medyasının, "Netanyahu ile Büyükelçi Barrack Suriye konusunda anlaştı" manşetlerinin altı da, İsrail'in Suriye'deki harekâtlarına devam hakkında tokalaştıklarını anlatıyor…
Soykırımcı Netanyahu üçlü oluşumu, 'yerel NATO' olarak niteledi. Ortakları da aynı fikirde. Sebebi, asıl NATO işlevsizleşmesi. Onun çıktısı. Yunanistan ve Rum yönetiminin üye olduğu AB'nin niteliği de bozuluyor, ondan. Sonuçta, esas NATO'nun üyesi olan ülkeye yerel NATO üzerinden kart açıyorlar. Batı NATO'sunda ABD azalıyor, yerel NATO'da ne kadar var
***
Keza Libya… Ülkenin doğusundaki Hafter kontrolündeki Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in 4 Aralık'taki Yunanistan ziyaretini takiben yaptığı, "Türkiye ile Trablus merkezli Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan-Kasım 2019-deniz yetki alanları anlaşması Meclis'te onaylanmadı, dolayısıyla geçersizdir. Libya için bağlayıcı değildir" açıklaması
Oysa aynı Temsilciler Meclisi'nin Başkan Yardımcısı Misbah Duma, sadece günler evvel, "Yunan yetkililerinin Libya'nın ulusal egemenliğini açıkça ve tekraren-anlaşmanın iptali-çağrılarını şaşkınlık ve üzüntüyle takip ediyoruz. Akdedilen anlaşmalar uluslararası hukuk normlarına tâbi egemen kararlardır. Hiçbir ülke bize emir veremez".
Libya'nın yönünü bozan ne Hangi güç Sadece üçlü toplantıya bakarak 'kadastroyu' anlayamayız. İran'ın, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı'nın Rum kesimine yaptığı ziyaretin ardından yayınlanan ortak bildiride, Basra Körfezi'ndeki adalara yaptıkları atıflar yüzünden BAE Büyükelçisi'ni çağırıp fırçalaması, nota vermesi aynı büyük haritanın ölçeği hakkında fikir vermeli…
***
Biz yine o haritanın 'lejantından' ilerleyelim…
"Pentagon yetkilileri bu hafta Washington'daki Avrupalı diplomatlara, 2027 yılına kadar NATO'nun konvansiyonel savunma kapasitesinin çoğunu Avrupa'nın devralmasını istediğini söyledi. Bu yükün ABD'den NATO'nun Avrupalı üyelerine kaydırılması ittifakın kurucu üyesi ABD'nin askeri ortaklarıyla çalışma şeklini önemli ölçüde değiştirecek. Gizli görüşmelerdeki kaynaklar, ABD'li yetkililerin meslektaşlarına, 'Avrupa 2027'ye kadar sorumluluklarına yerine getirmezse ABD'nin bazı NATO savunma mekanizmalarına katılımını durdurabilir' dediklerini aktardı.

5