Yılmaz Ateş: Deniz Baykal'ın ölümü de kumpas mıydı
11Şubat, yani yarın Fetullahçı Terör Örgütü'nün kaset kumpasıyla CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrılmak zorunda kalan Deniz Baykal'ın vefatının ikinci yıldönümü.
6 Şubat 2023 depremlerinin hemen sonrası hayatını kaybettiği için Türk siyasetinin nasıl bir kişiyi kaybettiğini ne toplum ne de medya tartıştı.
FETÖ'nün kaset kumpası sonrası koltuğa oturan Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal'ı unutturmak için elinden geleni yapmıştı. Ekrem İmamoğlu ile birlikte Kılıçdaroğlu'nu "arkadan hançerleyen" ve tek işi ip cambazı gibi CHP'nin cumhurbaşkanı adayını belirlemek olan Özgür Özel yönetimi ise Baykal'ı hatırlamaktan aciz.
Daha acısı; Deniz Baykal'ın partide ve siyasette belli noktalara taşıdığı eski dostları, Kılıçdaroğlu'ndan sonra şimdi de İmamoğlu ve Özel'in peşine takılmış savrulup duruyorlar. Parti yönetiminin tepkisini çekmemek adına, temsil ettiği milliyetçi-Atatürkçü-ulusalcı değerlerden eser kalmayan Baykal'ın adını anmaktan bile korkuyorlar.
Haberin DevamıBuna karşın CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş ise Deniz Baykal'ı her zaman anarak unutturmayan nadir isimlerden birisi. Hayattayken son anına kadar yanında olan Yılmaz Ateş, partisinin hatırlamadığı Deniz Baykal hakkında hazırladığı bir notu yayınlamam için bana yolladı.
YILMAZ ATEŞ'İN NOTU
Yılmaz Ateş'in notu ilginç bir iddiayı barındırıyor; FETÖ'nün kaset kumpasıyla koltuğundan edilen "Deniz Baykal'ın 11 Şubat 2023'teki ölümü de kumpas mı" diye sorarken, 415 belediyesi olan CHP'nin eski genel başkanının adını tek bir yere verilmediğine, sadece AK Partili Turgut Altınok'un Keçiören'de bir parka Deniz Baykal adını verdiğine dikkat çekiyor. Yılmaz Ateş'in Deniz Baykal hakkında yazdıkları şunlar:
"Deniz Baykal çok genç yaşta büyük sorumluluklar aldı. 35 yaşında Maliye, Enerji, Dışişleri bakanlıkları, başbakan yardımcısı görevlerinde bulundu.
Ara dönemler hariç (12 Eylül sonrası ve 1999-2002 arası) 1973'ten 2023'e kadar yaklaşık 40 yıl parlamenterlik, 19 yıl genel başkanlık yaptı. Bu görevlere tayinle, atamayla, siyasette düşünce ve kulvar değiştirerek gelmedi. Genç bir akademisyenken kontenjan adaylığını ret edip önseçimle milletvekilliğine, partide genel sekreter yardımcılığına, grup başkanvekilliğine, genel sekreter ve genel başkanlığa büyük emek vererek geldi.
Haberin Devamı'BÖLÜCÜ' DE DEDİLER KÜRT DÜŞMANI DA
Yüksek öğreniminden itibaren Türkiye'nin hiçbir sorununa kayıtsız kalmadı.12 Mart darbesine karşı duran Ecevit'in yanında yer aldı. 12 Eylül darbesinden sonra tutuklanıp Zincirbozan'da gözaltına, parti yöneticisi olmadığı halde siyasi yasak kapsamına alındı.
Siyasi rakiplerinin siyaset yasağının kaldırılmasında etkin rol oynadığı için ölene kadar aldığı eleştirileri -ki halen devam etmektedir- dikkate almadan demokrasinin gereğini yaptı.
"Alevi" ve "Kürt" kelimelerinin ağza dahi alınamadığı bir dönemde haklarını savunduğu için "bölücü ve vatan haini" ilan edildi, hakkında soruşturmalar açıldı ama parti içindeki siyasi rakipleri tarafından "Alevi ve Kürt düşmanı" olmakla itham edilmekten kurtulamadı. Hayatı boyunca inançlı biri olarak yaşadı ama teşhir etmedi; din istismarına ve istismarcılarına, teröre, bölücülüğe karşı durdu. Terörsüz her türlü hak arayıcıların savunucusu oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kurulan kumpasın "avukatıyım" dedi. Başarıda da başarısızlıkta da sorumluluk almaktan, gereğini yapmaktan kaçmadı. Partisi 1990'daki ara yerel seçimde Bayrampaşa Belediye başkanlığını kaybedince genel sekreterlikten, 1999'daki genel seçimde baraja takılınca genel başkanlıktan istifa etti. Düştüğü yerden kalkmasını da bildi.
Haberin DevamıCHP DEĞİL AK PARTİLİ BELEDİYE HATIRLADI
Türkiye'nin ulusal çıkarlarını, partisi ve kendisinin siyasi ikbalinin önünde gördü. 1 Mart Tezkeresi'nin ret edilmesine önderlik ettiği için emperyalizmin kurduğu kumpasta, tarihte olduğu gibi ilk hançerleri çevresindeki Bürütüs'ler sapladı, gerisini de yasağını kaldırdıkları getirdi...
11 Şubat'taki ölümü de bir kumpas mıydı bilemiyorum ama 85 yıllık ömrünü ulusuna, demokrasiye, ülkesinin birlik ve bütünlüğüne adayan adam da beş gün önceki 6 Şubat depreminin enkazına gömdürüldü; ne konuşuldu ne de tartışıldı. Televizyonlarda bir program konusu bile yapılmadı. Atatürk'ten sonra CHP'li ölen Genel Başkan Deniz Baykal'ın adına, doğduğu, 40 yıl parlamentoda temsil ettiği Antalya'da, yaşadığı Ankara'da, partili 415 belediyede de bir yer bulunamadı. Emperyalizme boyun eğmeyen yerli ve millilere verilen ödül (!) bu olsa gerek. Bir kişi de olsa hakkını teslim etmek gerekir; AK Partili