Yinebir "Amerikan filmi" ile karşı karşıyayız: ABD Başkanı Trump'ın en ünlü destekçilerinden Charlie Kirk'ün öldürülmesinden bahsediyorum.
"Biz bu filmi daha önce görmüştük" diyeceğimiz cinsten; içeriği, aktörleri farklı olsa da yapımcısı ve konusu çok benziyor. Senaryoyu aynı kişiler yine kanla yazmış, işaretler soykırımcı İsrail'in bir istihbarat operasyonuyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Filmin konusu, ABD'de İsrail'e karşı çıkan herkesin başına gelecek cinsten. İsrail'e ve politikalarına, ABD devleti içindeki derin yapılanmasına karşıysanız filmin sonu ABD başkanı için ayrı, ABD başkanına yakınsanız ayrı, siyasetteki ve seçmendeki etkinize, toplamsal karşılığınıza bağlı olarak ayrı bitebiliyor. Mesela, İsrail'in Gazze'deki soykırımına itiraz eden bir öğrenci ya da akademisyenseniz üniversiteden atılırsınız, çalışansanız işinizden kovulursunuz. Aktörseniz film çekemez, sporcuysanız oynayamazsınız.
Haberin DevamıKENNEDYSUİKASTI İLEKORKU İNŞA EDİLDİ
Eğer ülke içindeki kılcal damarlara kadar sızmış İsrail'e karşı tutum alan bir ABD başkanı ve ona çok yakın etkili siyasi bir figürseniz suikast kaçınılmaz. İsrail'in ABD'deki imajı yalnızca ekonomi, siyaset, medya, istihbarat, yargıdaki gücünden gelmiyor, aynı zamanda halkın içinde 60 yıldan fazla ölümcül bir korku inşa etmiş.
Bunda 35'inci ABD Başkanı John F. Kennedy'nin 22 Kasım 1963 günü Teksas Dallas'da aracında başından vurularak öldürülmesinin payı büyük.
Trump'ın söz vermesine rağmen belgelerin tamamını açıklamaya cesaret edemediği Kennedy suikastının arkasındaki bir numaralı şüpheli Wikipedia'ya göre bile İsrail ve onun istihbarat örgütü Mossad ve onunla işbirliği yapan CIA, FBI, Pentagon.
Kennedy, 1948 yılında kurulan İsrail ile ilişkilerini, Mısır başta olmak üzere Ortadoğu'daki Arap ülkelerini de dikkate alarak kendisinden önceki ABD başkanları gibi dengeli biçimde götürmeye çalıştı. Bunda rakibi Sovyetler Birliği'nin bölgede sahip olduğu siyasi nüfuzun etkisi büyüktü. İsrail'in taleplerine cevap vermek petrol kaynağı Arap ülkelerini tamamen kaybetmesi anlamına gelecekti.
Haberin DevamıİSRAİL, NÜKLEERE1958'DE BAŞLADI
Bugün 80'den fazla nükleer başlığı ile sadece bölge için değil tüm dünya için tehdit olan İsrail, bu alandaki çalışmalarına devlet olarak kuruluşundan 10 yıl sonra başladı.
Gizliliği kalkan ve Ulusal Güvenlik Arşivi (National Security Archive) internet sitesinde yayınlanan belgelere göre İsrail, 1958'de Fransa ile ortaklaşa Dimona ismi verilen ilk nükleer tesisini inşa etmeye başladı.
ABD yönetimi söz konusu tesisten 1960 yılının sonbaharında haberdar oldu. Ardından ABD Başkanı Kennedy'nin öldürülmesiyle biten süreç şöyle devam etti:
- 8 Aralık 1960: CIA'nın 8 Aralık 1960 tarihli gizli raporunda, Dimona'da nükleer silahlar için plütonyum üretimi de amaçlanıyordu.
Haberin Devamı- 20 Ocak 1961: Kennedy ABD Başkanlık koltuğuna oturdu ve Amerikalı yetkililerin Dimona Nükleer Tesisleri'nde incelemelerde bulunması talebini İsrail Başbakanı Ben-Gurion'a iletti. Ancak Ben-Gurion ülkesindeki kabine krizini gerekçe göstererek bu talebe ilişkin cevabını geciktirmeye çalıştı.
- 2 Nisan 1963: ABD Başkanı Başkan Kennedy, 2 Nisan 1963'te İsrail Başbakanı Ben-Gurion'a ABD'li uzmanların yılda iki kez Dimona'yı ziyaret etmesine izin verilmesini talep eden bir mektup gönderdi. Ben-Gurion, İsrail'in tehdit altında olduğunu ve yeni bir Holokost ile karşı karşıya kalabileceğini iddia ederek ABD'nin talebini geçiştirmeye çalıştı.
- 15 Haziran 1963: Başkan Kennedy, 4 Mayıs'taki mektubun ardından 15 Haziran'da Ben-Gurion'a iletilmesi talebiyle yeni bir mektup göndererek tesiste inceleme talep etti.
Haberin Devamı- 5 Temmuz 1963: Ben-Gurion'un yerine Başbakan olan Levi Eshkol göreve geldikten 10 gün sonra, Kenndy'nin mektubu kendisine iletildi. Mektupta Kennedy, İsrail'in nükleer çalışmalarına dair güvenilir bilgi elde edememeleri durumunda "Amerika'nın İsrail'e olan taahhütleri ve İsrail'i desteklemesi ciddi şekilde tehlikeye girebilir" diye uyardı.
- 22 Kasım 1963: ABD Başkanı John F. Kennedy, 22 Kasım 1963'te Teksas'ta suikast sonucu uzaktan tüfek atışıyla öldürüldü.
Kennedy'nin öldürülmesinden sonra yerine geçen Lyndon B. Johnson döneminde ABD-İsrail ilişkileri ilklere sahne oldu. Kennedy'nin yerine başkanlık koltuğuna oturan Lyndon B. Johnson, Dimona konusunun üzerine gitmedi. Büyük askeri yardım yanında İsrail'in kitle imha silahları geliştirmesini görmezden geldi. ABD, o günden sonra kademeli biçimde Siyonist İsrail'in tam kontrolüne girdi.