Dink cinayeti davasında tetikçi ve arkasındaki karanlık güç FETÖ'cüler ilk kez aynı salonda

EMNİYET ve Jandarma İstihbarat içindeki Fetullahçı Terör Örgütü üyeleri; Türk Silahlı Kuvvetleri, 'Atatürkçü', 'Ulusalcı' kesimi hedef alan Ergenekon kumpasını başlatmak için 2006 ve 2007 yıllarında azınlıklara yönelik, her aşamasını takip ettikleri bir dizi cinayete yol verdiler.

5 Şubat 2006'da Rahip Santoro cinayetini, 18 Nisan 2007'de Zirve Yayınevi katliamı, 19 Ocak 2007 günü de Hrant Dink suikastı izledi. Öldürülenlerin tamamı Emniyet İstihbarat Başkanlığı içinde "Sağ terör ve azınlıkları" takip eden C Şubesi'nin başında olan, daha sonra Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını yöneten FETÖ'cü Ali Fuat Yılmazer'in kurduğu yasadışı C5 Şubesi'nin de yakın takibindeydi. Emniyet İstihbarat Başkanı ise, FETÖ'cü Ramazan Akyürek'ti. İlginçtir FETÖ'cü istihbaratçıların rolü olduğu ortaya çıkan ve 25 Mart 2009'da şüpheli bir helikopter kazasında hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da 'sağ terör örgütlerini' takip eden bu yasadışı büro tarafından izleniyordu.

Ergenekon ve Balyoz dahil kumpas operasyonları boyunca Emniyet istihbarat Dairesi Başkanı olan Ramazan Akyürek, Rahip Santaro'nun 5 Şubat 2006'da öldürülmesi ve gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi ile ilgili planlamanın yapıldığı dönemde, Trabzon'da İl Emniyet Müdürü olarak görev yapmıştı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı


Ali Fuat Yılmazer - Ramazan Akyürek - Ogün Samast

SANTORO, DİNKCİNAYETİNİN PROVASIDIR

Biri Trabzon'da işlenen diğeri Trabzon'da planlanıp İstanbul'da gerçekleştirilen cinayetlerin ortak yanları, öldüren ve öldürülen kişilerin FETÖ'nün kontrolündeki Emniyet İstihbarat tarafından takip edilmeleri, katillerin de 18 yaştan küçük olması, kullanılan silahların kaynaklarının da meçhul olmasıydı. Santoro'yu öldüren katil Oğuzhan Akdin 16, Dink'i öldüren Ogün Samast 17 yaşındaydı. 5 Şubat 2006'daki Rahip Santoro cinayeti, amaç ve yöntem başta olmak üzere her yönüyle 19 Ocak 2007'de öldürülen Hrant Dink cinayetinin provasıydı.

FETÖ'cülerin yönettiği Emniyet İstihbarat içinde kurdukları yasadışı C5 Şubesi, hem katilleri hem de maktulleri takip ediyordu. Amaçları, azınlıklara ve hıristiyanlara yönelik yol verdikleri cinayetler üzerinden Ergenekon kumpasını başlatmaktı. Nitekim her iki cinayet sonrası, adeta "av ile avcıyı takip eden" Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek başta olmak üzere FETÖ'cü istihbaratçılar büyük bir delil karartma sürecine girerken, özellikle kullandıkları gazeteciler üzerinden "Ergenekon Terör Örgütü" algısı oluşturdular.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

FETÖ'cüler sadece emniyet ve medyada değil yargıda da Dink davasını karartılar. 2012'de FETÖ'cü hâkimler, cinayetin arkasında "örgüt yok" şeklide karar verip azmettirenleri de aklayarak sadece tetikçilere küçük cezalar verdiler.

ERDOĞAN'INİMZALADIĞI RAPOR

Oysa emniyet kayıtlarından silinmeye, Hrant Dink cinayeti dosyasında gizlenmeye çalışılan deliller suikastın arkasında Fetullahçı Terör Örgütü'nün istihbaratçılarının olduğunu gösteriyordu. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Yılmazer ve Akyürek'in cinayette sorumlu olduğuna dair 26 Aralık 2008 tarihli Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu imzalaması, FETÖ'nün 15 Temmuz'a giden süreçte Erdoğan'ı hedef almasında önemli bir kırılma noktası oldu.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

2007 ve 2008 yıllarından itibaren yazdığım Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları ile Kırmızı Cuma kitaplarım, yüzlerce makalem ancak bugünlerde tartışılan gerçeği ortaya koydu. Bu cinayetin arkasında FETÖ'cülerin olduğunu yazdığım için, Ergenekon kumpasını yürüten FETÖ'cü istihbaratçıların operasyonuyla "Ergenekon Terör Örgütü Üyesi" iftirasıyla tutuklandım. Beni bir yıl hapsettiler ama gerçeği hapsedemediler.

2014'TE GERÇEK ANLAŞILDI

FETÖ'nün yargıdaki etkisi azalmaya başlayıp 2014'te dosya yeniden açıldığında gerçek ortaya çıktı ve bugüne gelindi. Bana da Ergenekon kapsamında kumpas kuran FETÖ'cü istihbaratçılar ve tetikçiler ayrı ayrı yargılandı ve cezalandırıldılar. Dink davasında yeni bir aşamaya gelindi. FETÖ'cüleri cezalandıran 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin suç duyurusu üzerine cinayete azmettirenler ile onlara göz yuman, delilleri karartan FETÖ'cüler birlikte, aynı salonda yargılanıyorlar.