İSTANBUL'DA gerçekleştirilen Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025) alanındaki yerli ve milli kara, hava, deniz savunma silah ve sistemlerini gördükten, stantlardaki yetkililerle kucaklaşıp sohbet ettikten sonra, çıkışta şunu düşündüm: 15 Temmuz ruhu IDEF'te.
FETÖ'nün darbe girişimi sonrası vatan hainlerinin; devletin savunma, güvenlik alanlarından etkili biçimde temizlenmesi, siyasi iradenin kararlılığı, silah ve mühimmat üreten şirketlerimizin, şimdi başında Haluk Görgün'ün bulunduğu Savunma Sanayii Başkanlığının çabaları, 15 Temmuz ruhunun IDEF'te kendisini göstermesini sağlıyor. Fuar alanında konuştuğum herkes, ortak bir davanın neferi gibi heyecanlı.
Türkiye'nin bağımsızlığının koruyucusu kahraman ordumuz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarını yerli ve milli imkanlarla karşılamayı amaç edinen Savunma Sanayii Başkanı Görgün'ün ortak akıl, özverili ve sistemli çalışmayla, sektördeki şirketler arasında uyum ve koordinasyon Türkiye'nin topyekün başarısını getirdi. Türk savunma sanayii yüksek koordinasyonla, kaynakların verimli kullanılmasını sağlayarak artık tüm dünyada örnek gösterilir duruma yükseldi. IDEF'e yabancı ülkeler ile şirketlerin ve yurtdışından gelen ziyaretçilerin çokluğu bunu gösteriyor.
Haberin DevamıTAYFUN 4'LE FOTOĞRAF YARIŞI
Firmalarımızı ve ürünlerini tek tek yazmaya kalksam bu köşe değil sayfanın tamamını kaplar. Ancak IDEF'in hiç kuşkusuz bu yılki yıldızı: Türkiye'nin ilk hipersonik füzesi TAYFUN BLOK-4...
Roketsan'ın ürettiği TAYFUN BLOK-4, hipersonik hıza sahip olan, 10 metre boyuyla ve 7 bin 200 kilo ağırlığı ve 8-10 mach yani saatte 12,348 km hızla 1000-2000 bin kilometre menzildeki hedefini 1.500 kilograma kadar çıkan savaş başlığı ile vurabiliyor. Herkes Tayfun 4'ün önünde gururla fotoğraf çektiriyor. Bu gurur Roketsan Genel Müdürü'nün Roketsan Genel Murat İkici, Tayfun 4'ün Roketsan'ın yapabildiklerinin sadece bir tanesi olduğunu çok daha ileri yeteneklere sahip ürünlerin de projelerin de olduğunu söyledi. IDEF'teki tüm şirketlerimiz bugünü ve yarını hedefliyor ama benim aklımdan ise geçmişte çelme takılan savunma sanayisinin hakkı yenmiş kahramanları geliyor.
Haberin DevamıFUARDAKİ TARİH BİLİNCİ
Nasıl ki, yerli milli uçağımız Hürkuş'u, Bayraktar İHA, SİHA, Kızılelma'yı görünce aklıma Vecihi Hürkuş, TUSAŞ'ın ürettiği Anka ve savaş uçağımız KAAN'ı, Pasifik Teknoloji'nin insansız helikopteri Alphin'i görünce Nuri Demirağ, TOGG'u görünce Devrim Otomobili mühendisleri, Sarsılmaz şirketinin ABD'den ödül aldığı tabanca ve tüfeklerini görünce Nuri Killigil aklıma geliyorsa, Roketsan'ın TAYFUN 4'ü görünce Şakir Zümre geliyor. Dolayısıyla kuru nostalji değil "tarih bilinciyle"; TAYFUN 4 hipersonik füzesini Cumhuriyet'in başında bu alanda üretim yapan ancak önüne çıkarılan engellerle 1940'larda iş hayatına soba ve borusu üreterek devam etmek zorunda kalan Şakir Zümre'nin intikamı olarak görüyorum.
Haberin DevamıATATÜRK'ÜN DOSTU ŞAKİR ZÜMRE
1885 Bulgaristan Varna doğumlu olan Şakir Zümre, Cenevre'de lise, 1908'de yine aynı şehirde hukuk eğitimi aldı. Ardından Bulgaristan Balçık'ta bir süre avukatlık yaptı. Ardından Bulgaristan-Romanya sınırında, içinde savunma sanayisinde kullanılan ham maddelerin de bulunduğu ürünlerin ticaretine başladı. Bu süreçte savunma sanayisine ilgisi artan Zümre, bu alanda ham madde tedarikçiliğine yöneldi. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Bulgar Parlamentosu'nda Varna'dan Türk milletvekili olarak görev yaptı. Akrabası olan Mareşal Fevzi Çakmak aracılığıyla o dönem Sofya'da askeri ataşe olan Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal ile tanıştı. Kurtuluş Savaşı'nın da gizli kahramanlarından biriydi. Zümre, Bulgaristan'daki silah ve mühimmat atölyelerine üretilen silah ve mühimmatlarla İstiklal Savaşı'na destek oldu ve İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Kurtuluş Savaşı'nın ardından