Yeni bir medeniyet tasavvuru!

Kabul etmeliyiz ki, vahşi kapitalizm özellikle büyükşehirlerde insanların tüm benliklerini kuşattı. Parayla pulla fazla ilgisi olmayan, "Bir lokma, bir hırka" felsefesinde insan türü artık kalmadı. İnsanlar artık kazanmak, daha çok kazanmak, varı yoğu cebine atmak için çabalıyorlar.

Serbest rekabet denilen şey, kendi işiyle iştigal eden herkesi yok etmek, tüketmek, onlara hiçbir kazanç imkanı ve fırsatı tanımamak üzerine kurgulanıyor. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" felsefesi, toplumun tüm hücrelerine kadar sindirilmiş ve materyalizm anlayışı insanımızın beynine enjekte edilmiş durumda.

Kazanan, daha çok kazanan insanların aynı zamanda daha çok harcama, elindekini avucundakini bir anda tüketme kültürüne yöneltilmesine yol açıyor. Televizyon ekranlarındaki reklamların çoğu, bizleri olmadığımız kimliklere, kılıklara sokabilmek, hayal dünyalarında gezindirmek üzere hazırlanıyor. GSM firmalarının reklamları, "Konuşun, sürekli konuşun, az parayla çok konuşun, az parayla çok SMS atın" şeklinde, cep telefonunuzun bir an bile elinizden düşürmemeniz zihniyetiyle hazırlanıyor.

Bankaların reklamları ise verdikleri kredi kartlarının birbirinden farklı cazip imkanlarını tüketme felsefesiyle donanmış durumda.

Biz bir medeniyet kuşağıyız… Bizim medeniyetimizde böylesine tüketim ve vahşice kazanma hırsı yoktu.

Fatih Sultan Mehmet, tebdil-i kıyafet eyleyip Edirne'de bir çarşıyı denetime çıktığında, bir esnaftan bir kilo zeytin istedi… Esnaf, bir kilo zeytin tartarak tanımadığı padişaha verdi. Fatih Sultan Mehmet Han, esnaftan bir kilo da peynir istedi… Esnafın verdiği cevap karşısında şaşkınlığa düştü. Esnaf, "Beyim, benden zeytin aldınız, ben siftahımı yaptım. Peyniri de yan komşumdan alınız, o da siftahını yapsın"

Bu cümle esnaflıkta Ahilik geleneğini başlatan, kapitalizmin temeline dinamit koyan cümleydi. Acaba bugün yan komşusunun kasasına para girip girmemesiyle ilgilenen başka bir esnaf tipi ya da tipolojisi kalmış mıdır

Kapitalizmin acımasız yüzü, vahşi yüzü, girdiği birbirinden farklı kılıklarla ve "Paranın yüzü sıcaktır" anlayışıyla bizleri kendisine esir ediyor. Kendisini rol model aldığımız kahramanlar da, bu vahşi boyutun tüm detaylarıyla önümüze kötü emsaller ve örnekler koyuyorlar.

Vahşi kapitalizm, deyim yerindeyse ruhlarımızı esir aldı… Çağdaş dünyanın önümüze koyduğu başat değerlerin içinde insanlar kayboldu. Toplum, egoist, hedonist, bencil ve hiçbir değeri olmayan kimliksiz insanlarla donandı. Oysa biz tarihe damga vurmuş bir medeniyeti temsil ediyoruz, etmeliyiz! Bizim medeniyetimizde göçmen kuşlar için şehrin farklı yerlerine su içmeleri için özel yerler inşa edilmişti. Bizim medeniyetimizde ihtiyacı olanın ihtiyacı olanı kadar aldığı sadaka taşları kültürü vardı. Asırlarca dünyaya nizam veren bu medeniyet tarihe karışırken, şimdi yan komşusuna hal hatır bile sormayan, yan komşusunun hastalığından haberdar olmayan şehir yalnızlığı ahtapot gibi bizleri kuşattı. İki cihan serveri Resulullah (sav) Efendimiz, "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" buyurmakta. Bu medeniyet tasavvurunu anlayıp, yerine getirebilecek kardeşlik hukukunu yeniden oluşturabilir miyiz