Filmi başından izlemek!

Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'ni Büyük İsrail Projesi'ne dönüştürme eksenli Saddam'ı tasfiye operasyonu yalanlar üzerine kurgulanan bir güç gösterisinden başka bir şey değildi.

Aylarca dünyayı bir ahtapot gibi kuşatan Siyonist güdümlü medyanın her haberinde, her yorumunda Irak topraklarında "Kimyasal Silahlar" bulunduğu yönünde bir algıyı insanlığın zihinlerine yerleştirmeye çalışanlar, Ortadoğu'da istikrarsızlığın sembolü olarak lanse ettikleri Saddam'ı devirmek için ince bir stratejiyle masa başında Irak'ı bölüştüler.

Daha doğru bir tabirle, Irak petrollerinin bölüşümünü gerçekleştirdiler. Kara harekatı ve Saddam'ın alaşağı edilmesi süreciyle de Ortadoğu'nun çıbanbaşı terörist İsrail'e büyük çaplı bir güvenlik şemsiyesinin oluşturulmasını sağladılar.

Yıllarca bu topraklarda kapitalist heveslerini tatmin ettikten sonra da sömürgeci amaçlarına hizmet eden yönetimleri geride bırakarak göstermelik şekilde geri çekildiler. Sonun başlangıcı diye tabir edebileceğimiz süreç ise bundan sonra başladı…

Çünkü, Amerika'nın Irak topraklarına istikrar, huzur ve barış getireceğini vaat ettiği bu operasyon, aslında Kuzey'iyle Güneyiyle ayrıştırılmış, mezhep çatışmalarının fitilinin ateşlendiği ve IŞİD gibi bir terör örgütünün tohumlarının atıldığı bataklığın ortaya çıkmasına yol açmıştı.

Kısacası, IŞİD'i üreten kapitalist ve sömürgeci Amerika'nın Siyonist emellere hizmet eden maşa anlayışı olarak hazin bir gerçek olarak ortada duruyordu.

Şimdi, filmi ta başından geriye sarıp, yeniden oynatınca batılı güçlerin başımıza ördüğü belanın ne denli büyük olduğunu daha rahat anlama imkanını bulmuş oluyoruz.

Siyonist İsrail, uşağı Amerika ve onun yardakçısı ülkelerin "Terörizmle mücadele" diye bize ve insanlığa yutturmaya çalıştıkları kara strateji ve kara propaganda, menfaatler üzerine kurgulanan bir aldatmacadır.

Yıllarca terörizmin baş belası olarak gözümüzün içine sokulan El Kaide bile, aslında bir aforizmadır. Terörizmle mücadele diye zihnimize sokuşturulan şey, Amerika'nın yel değirmenleriyle savaş yapan Donkişot maskesini takarak, insanlığa şirin görünebilme amacını yansıtan "Göz Boyama" harekatıdır. Amerika ve yardakçılarının El Kaide olmasa da başka bir terör örgütü bulma ya da oluşturma, büyütme, palazlandırma ve oluşturulan "Terörizm algısıyla" mücadele etme zorunluluğu vardır. Çünkü, dünyayı masa başında bölüştürmek ve menfaat haritaları oluşturabilmek, ancak ve ancak böyle bir "İstikrarsızlık Masalını" "Terörizm Masalını" zihinlere sokuşturmakla mümkün olabilecektir.

Yıllarca, Irak topraklarında kalan ve hedeflerini gerçekleştiren, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Siyonist İsrail'in Büyük İsrail Projesini hayata geçiren, Orta Doğu'nun çıbanbaşı terörist İsrail'e güvenlik şemsiyesi oluşturan ABD'nin terörizmle mücadeleye yıllarını veren Türkiye'nin huzuruna ve istikrarına katkı sağlayacak nitelikte en küçük bir adım bile atmamış olmaması, bu konudaki iki yüzlülüğünü, riyakarlığını çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır. Irak topraklarında konuşlanan ve ülkemizin yıllarına, canına, kanına, maddi ve manevi kaybına mal olan PKK terörünün bitirilmesi konusunda Irak'ta kaldığı sürece kılını bile kıpırdatmayan Amerika'nın dünyanın çeşitli bölgelerinde terörle mücadele ettiğini iddia etmesi, tam anlamıyla bir kuyruklu yalandır. Zira, ABD terörü besler, büyütür, palazlandırır, silah tüccarlarını beslemek, savaşları körüklemek için elinden gelen her şeyi yapar. Sanki dünya kendisinin at oynatabileceği bir arena gibi, istediği ülkeyi işgal etme yetkisini kendisine mubah görür. Dünyanın en büyük terörist ülkesi aslında ABD ve onun arkaladığı Siyonist İsrail'dir. Bugün Gazze'de Siyonist İsrail'in 66 bini aşkın Filistinliyi hunharca katletmesine sebep olan, bu soykırımın iki yıldır sürmesinin tek sebebi ve katliamın hamisi, onlara silah mühimmat desteği sağlayan ABD'dir. Şimdi, Gazze'de Filistin halkının helal oylarıyla işbaşına gelmiş Hamas'ın tamamen tasfiye edileceği bir ateşkes teklifi gündeme geldi. Filistin'i Filistinlilerin yönetmesi gerekirken, ABD sağ eliyle sol kulağını göstererek, garip bir ateşkes teklifini ortaya attı. Ben mefhumu muhalif yaparak bu teklife bakıyorum. Eğer Gazze kasabı Netenyahu, bu teklifi kabul ettiyse, işte orada bir çarpıklık vardır. Nitekim Netenyahu, tekliften sonra yaptığı açıklamada, "Gazze'de işgalin süreceğini" iddia etti. Bu nasıl bir ateşkes ve bu nasıl bir anlaşma olacaksa Demek ki, onların derdi, Gazze'ye barış filan getirmek değil… Bildiklerini okumak!