Derdi olmayan sanatçı olamaz!

Bir röportajda okumuştum: Bir sanatçı şöyle diyordu: "Derdi olmayan sanatçı değildir" demişti. Derdi olmak… Bulunduğu konum itibariyle toplumun tüm katmanlarına verilecek mesajları olan sanatçının elbette bir derdi olmalı. Toplumun sıkıntılarıyla hemhal olabilmeli, bugünden yarına bir şeyler bırakabilmenin kaygısını ve stresini yaşamalı.

Hangi sanat dalıyla iştigal ederse etsin, o sanat dalında toplumu bir adım öne taşıyacak güzellikler üretebilmeli. Oysa, özel televizyonların hayatımıza girdiği tarihten bu yana, medya ve sanat ilişkisi artık geri dönülemez, önü alınamaz bir kirlilik boyutuna taşındı.

Sanatçı diye gözümüzün içine sokulan, yaşantısı mantar, her türlü gayri meşru ilişki içinde olan, nerde akşam orda sabah felsefesindeki tipler, magazin programlarıyla evlerimizin en mutena köşelerine yerleştirdiğimiz televizyon ekranlarından tüm rezillikleriyle ve kepazelikleriyle gözümüzün içine sokulur bir hale dönüştü. Özellikle son dönemde sosyal medya da bunu körükledi.

Aslında 12 Eylül sonrasında düşünmeyen, sorgulamayan, analiz etmeyen bir toplum yapısını oluşturmanın temel stratejik hedefiydi bu. Vahşi kapitalizmin tüm gereklerini yerine getiren, hiçbir ahlaki değeri olmayan, verilen her şeyi kabul eden bir toplum.

İçi boşaltılmış, değerleri törpülenmiş, hiçbir kaygısı olmayan, kendisine sunulanı olduğu gibi kabul eden…

Sanatçı kavramı öylesine bir boyuta taşındı ki televizyonlarda, bir şarkıyla şöhrete erişen, iki programa konuk olan sanatçı gibi pazarlanmaya kalkışıldı. Balon köpüklerinden şöhretler üretildi.… Sanatçının bir kaygısı olacak, söyledikleriyle topluma bir şeyler kazandırma misyonu olacak, yaşadığı toplumun sancılarını çekecek, sanatçı duruşu olacak…

Son dönemde karşımıza çıkan ya da çıkarılan sanatçıların böyle bir derdi tasası var mı

Sanatçı kavramı, şöhret kavramıyla paralel yürür hale geldi son dönemde. Şöhretli olan sanatçıdır… Polemik üreten sanatçıdır… Medya magazin programlarında görünen sanatçıdır… Yok böyle bir şey… Sanatçı, ufuk açan insandır… Sanatçı, yön veren insandır… Sanatçı, toplumun güzel yüzünü yansıtan insandır… Sanatçı bir toplumun aynası gibidir, eğer o ayna kirli olursa, toplum da kirlenir… Eğer o ayna temiz ve pırıl pırıl olursa, toplumun güzellikleri de ortaya çıkar.

Hangi bedii sanat dalında olursa olsun, sanatçı güzeli ortaya koyan, farklılığı ortaya koyan, hayatın farklı yönlerinin olduğunu insanlara hatırlatan insandır. Sanatçı, toplumun örnek aldığı insandır. Olumlu yönleriyle toplumun güzel yüzüdür. Var olan kültürel mirasa, bulunduğu konum ile, içinde bulunduğu sanat dalıyla her yönüyle katkıda bulunan insandır. Sanatçı bugün ürettikleriyle yarına bir şeyler bırakma endişesi taşıyan insandır. Yüzyıllar sonra bile insanların zevk alarak okuduğu, dinlediği, izlediği bir şeyleri ortaya koyabilen insandır.