Bu isim değişmeli!

Ekonomi ve finans sektörünün önemli kavramlarından biri "faiz"dir. En kısa tanımı ile banka ya da benzeri bir kurumdan alınanborç paranın kullanımına karşılıkverilen ücrettir. Yani parayı kullandırmanın bedelidir. Faiz, başka bir ifadeyle ödünç olarak sunulan varlıklardan elde edilen kazançtır. Özetle paranın kirasıdır.Kazancın yüzdesine de "faiz oranı" deniyor... Ev satın alma, şirket kurma, çeşitli ihtiyaçları karşılamak için elde yeterli kaynak yoksa, olan birisinden borç istenir. O da bu borcu kullandırma bedeli ister. Bu durumda alınan para ile geri ödenen miktar daha fazla olur. Alınan faizin tamamı kâr değildir. Ödenme süresi içinde paranın değer kaybının bir kısmı buradan karşılanır.Faiz oranları, her ülkenin merkez bankası tarafından belirlenir. Ele alınan ilk konu, ülkenin enflasyonudur.Enflasyon, mal ve hizmet fiyatlarının artması nedeniyle kişilerin satın alma gücündeki düşüşü ifade eder. Bu durum, halk dilinde "hayat pahalılığı" şeklinde özetlenir.Enflasyonun belirlenmesinde çeşitli kriterler göz önünde bulundurulur. İthalat/ihracat, döviz kuru, ekonomik veriler, istihdam ve kamu fiyatları ve tüketim bu aşamada büyük önem taşır.Bu kriterlerin takibi sonucunda ülkedeki enflasyon (paranın değer kaybı) ortaya çıkar.Merkez Bankası, bunları göz önünde bulundurarak uygun oranları belirler. Halk ile paylaşılan oranlar,şeffaflık ve açıklıkilkesine bağlıdır. Üretici ve tüketici, açıklanan oranlara göre tedbirini alır. Faiz ve enflasyon arasındaki ilişki, bu şekilde ortaya çıkar. Yüksek faiz yüksek enflasyon, düşük faiz düşük enflasyondur. Bazı medya kuruluşları ile ekonomist bozuntuları Türkiye'de faiz ödemelerini diline dolamış, "bunları ödemeseydikşu kadar projeyi hayata geçirirdik, vatandaşa şöyle hizmet sunulurdu" diyorlar. Devlet, her ay ortalama 185 milyar lirafaiz ödüyor...Peki bunu niye yapıyor Bu faiz neden veriliyor Çünkü dev projelerin hayata geçmesi için elinde hazır para yok... Ama ödeme gücü var. Bu imkânı kullanmazsahizmetler geri kalır. Ülke büyüyemez. Devletin vergi geliri azalır. Bu durumda emeklisine memurun maaşına daha düşük zam yapılır. Hayat pahalılığı artar.Ele güne muhtaç oluruz. "Faiz"in ismi gerçekten mide bulandırıyor. Buna "parayı kullandırma bedeli" denilmeli. Bankalar bir taraftan mevduat (para) toplar, bir taraftan para satar... Aldıklarına da verdiklerine de ücret uygular. Bunu yaparken de kimseyi zorlamaz... Satan da alan da rızasıyla bu işi yapar.Bu son derece normal bir uygulama. Ev mi alacaksın, paran yetmiyor, gidip kredi alıyorsun. Yani banka sana borç para veriyor, sen de bunu alıp evine kavuşuyorsun. Bu borcu taksit taksit üzerine konulan harcama bedeli ile ödüyorsun. Sonunda eve kavuşuyorsun. Ben bu krediyi almam para biriktiririm öyle evi alırım dersen yaya kalırsın…Her yıl para değer kaybettiği gibi ev fiyatları arttığı için treni yakalayamazsın. Aynı şekilde otomobil için, her türlüihtiyaç için borç alınır. Şirketler üretimini artırmak için mutlaka kaynak bulmak zorundadır. Bankalar, kamu kuruluşları, fonlar, dev kuruluşlar yurt dışından borç para bulmak için tahvil çıkarır satar. Tahvilini alanlara yıllık bedel (faiz) öder. Bu sistemi bütün dünya kullanıyor. Bugün faizsiz işlem yaptıklarını iddia eden kuruluşlar, kâr payı adı altında verdiği parayı belirlediği rakam üzerinden geri alıyor. Kendisine yatırılan paralara da aynı isim altında ödeme yapıyor. Peki yatırılan para fazla, kullandırdığı para az ise aradaki farkı ne yapıyor Bankalarda değerlendiriyor.Bu dünya düzenini değiştiremezsiniz;ama adını pekâlâ düzeltebilirsiniz...