Milli Gazete Milli Destandır

MİLLÎ Gazete'nin neşriyata başladığı 1973 yılında, bir marş çalınıyordu vatan sathında; ısmarlama olması ve zoraki kafiyeliliği benimsenmesini engellese de ilk iki mısraını çok tutmuştum. "Müjdeler var yurdumun toprağına taşına Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına!" Bugün bu mısraları "Erdi Millî Gazete'm elli şeref yaşına" diye okumamızın tam yeridir. Millî Gazete, Türkiye Cumhuriyeti milletinin Millî Gazete'sidir. Hitabı tüm dünyaya olsa da, Türk milletine has, Türk milletine özgü yegane ses Millî Gazete'dir. 1972 Aralık'ının son haftalarında, yayın hayatına başlama hazırlıklarının yapıldığını duyduğumuz Millî Gazete'nin afişlerini İstanbul duvarlarında görmeye başladığımda hissettiğim sevincin, her yaş almasında tekrarını yaşarım. Millî Görüş partilerinin ikincisi olan Milli Selamet Partisi 1973 Ekim'inde kurulmuştu ve bizler yani rahmetli Necip Fazıl'ın "Beklenen Gençlik" tanımında bulunduğu, MTBB'de birlik olma talimi yapan "Masum Anadolu'nun saf çocukları," sahip çıktığımız partinin haberlerini, yayın hayatları hep güdümlü geçmiş, yarı resmi gazete sıfatı alma yarışına girmiş şanlı Türk basınından takip etmekten rahatsızlık duyuyor ve inciniyorduk. Millî bir gazetemiz olacaktı. Biraz okumuş sıfatları olan ve bizlere seminerlerde, Milli Şef devri Basın Yayın Genel Müdürü Tör'lerin, " Allah demeyi yasakladığı" bilgilerini büyüklerimiz aktardıklarında, aklımıza gelen, kafamızı kurcalayan ve muhalif duygularımızı kabartan "Neden hayır diyecek, karşı koyacak bir gazetemiz yoktu" itirazımız artık noktalanıyordu. Çünkü o duvar ilanlarında, "Millî Gazete 12 Ocak'ta çıkıyor!" yazıyordu. Bugün, 2022 Ocak'ında, iktidarın hatalı politikaları ve yaşanılan yanlışlıklar dolayısıyla adları sürekli olumsuz anılan ve muhaliflerinin suçlayıcı demeçlerine konu edilen camiaların gazeteleri varken gerekçesiyle, olabilecekleri az buçuk tahmin eden Türk basınının elemanları Millî Gazete'nin neşredilmesine karşı duruyorlardı: Şu şu gazeteler o tarafta zaten var. Maksat MSP ve Erbakan haberleri vermekse, onu biz de yapıyoruz. Kılıçlarının her tarafı keskindi. O günlerde magazinel yönü de olan siyasi gazetelerden Günaydın Gazetesi'nin biraz da tirajını çoğaltmak amaçlı yükselen siyasi yıldız Necmettin Erbakan'ın hayatını tefrika etmesine iftira kokulu hücumlar yazılmıştı. Bu gazetenin o röportajı tercihi, umut siyasetçi Erbakan'ın baskısı gibi yorumlanmış, o gazetenin, MSP'ne oy verecek kesimlerce okunması sağlanmış benzeri suçlamalarla ayırımcı ve komplekslere düşürücü ortamlar oluşturulmak istenmişti. Halbuki Millî Gazete, sözcülüğünü yapacağı Millî Görüş partileri gibi ülkesini ve ülkesinin insanlarını en kucaklayıcı bir gazete olacaktı veveya öyle idi. Millî Gazete'nin her yaş yıldönümünde, o ilk heyecanla yaşadıklarımı hep yazdım. 16 Ocak 2021 tarihli "Millî Gazete, Türkiye'nin Millî Gazetesi'dir" makalemin bir kere daha okunmasını isterken tekrardan kaçınacağım. Lakin o gençlik yıllarımda Millî Gazete adı geçtiğinde tanık olduğum ve örnek saydığım hadiselerden bahsetmeden duramayacağım. MTTB'de, Spor ve Sergi Sarayında düzenleyeceğimiz gecenin hazırlıkları için toplantıdayız. Programı, konuşmacıları ve davetlileri tenkide meydan vermeyecek şekilde tespite çalışırken, yönetici mevkiinde olan arkadaş, nereden lüzum görmüşse, dinleyicilerin arasında, "Bilmem ne gazetesi" diye birileri dolaşmasın dedi. Evet, evet diyenler var mı idi hatırlamam. Birkaç arkadaş birbirimize baktık ve önemsememe, itiraz etmeme kararı aldık gözlerimizle. Konu sapabilir, tartışma büyüyebilirdi. Ve biz biliyorduk ki, öyle bir kısıtlamaya müsaade edilmeyecekti. Yönetici arkadaşın, partimize ve gazetemize mesafeli durduğunu biliyordum, fakat böyle bir istek seslendirmesini de beklemiyordum. Zira yakın çevresi onun, bizim tahminlerimizin aksine, geleceğin parlak siyasetçilerinden olacağına şiddetle inanmıştı. Bir başka ülkede esnaf olduğunu duydum çok sonra. İkinci vak'a Refah Partisi günlerindendir. Üsküdar meydanında mitingimiz var. Adaylarımız konuşuyor peş peşe. Akranım olan, semt ve parti toplantıları dolayısıyla tanıdığım bir adayımız da bir olay anlattı konuşmasında; bize uzak ve muhalefetini iftiralı yorumlarla yapan bir gazetenin yazdıklarını doğrulayarak. Halbuki olay, Millî Gazete'de daha önce ve duyurulması gerektiği şekliyle yazılmıştı. Sonraki ilk karşılaşmamızda bunu hatırlattım ve kendisine, adını kullandığı o gazetece hiçbir itirazının dikkate alınmayacağını ve hatta, sen bizim doğru haber verdiğimizi bir meydanda ilan etmiştin de denebileceğini, örneklerinde gazetemizi tercih etmesinin gerekliliğini, arkadaşlığımızın hatırını da öne çıkararak ikaz ettiğimde, verdiği cevabın bir daha görüşmemizi engellemesi bir yana, Fazilet Partisi kapansın diyerek oy kullanıp koşa koşa gitmesi, karakterinin icabı olsada, içimi biraz acıtmıştı. Millî Gazete okumayan insanlar nasıl oluyor da Millî Görüş partilerinde mevkiler, makamlar işgal ediyorlar, sorusuna benim hiç cevabım olmadı ve hâlâ da yoktur. Millî Gazete 1 lira iken, 1 liraya sandviç satan seyyar çocuğun elinde gazetemizi gördüğümde, soruma, ben Millî Gazete okumadan duramam cevabını verdiğine, çocuklarım şahit olmuştu. Millî Gazete, neşrinden sonra 1973 Ekim seçimlerine kadar düzenlenen tüm MSP mitinglerinde rahmetli Erbakan Hoca'mız tarafından tanıtılmış ve tavsiye edilmişti.