Hazırlıklar Kampanyalar Anketler Vesaire

YÜRÜYÜŞ ADIMLARA MI DÖNDÜ Ergenliğinin bir alt senesini yaşayan çocuk, her akşam kendi seçtiği kanallardan haberleri bıkmadan, usanmadan ve kumanda aletini bırakmadan dinleyen babasının yanında oturuyordu yine. Görevi, Reis'inin nutuklarından tasdik unsurları çıkaran babasına evet öyle, gibi basit kelimeler kullanarak katılmaktı. Yoksa, sen bilmezsin bu ülkede yirmi sene önce hiç olmayanları diye başlayan hatıraları bir daha duymak zorunda kalacaktı. Reis'in konuştuğu diğer akşamlara benziyordu o akşam da. Hayat pahalılığını azaltacak adımlar atıyoruz. İşsizliği ortadan kaldıracak adımlar atıyoruz. Enflasyonu sıfırlayacak adımlar atıyoruz. Demokrasiyi yerleştirecek, adaleti iyileştirecek adımlar ya atılmıştı, ya da yine atılacaktı. Çocuk babasına doğru baktı. Babası, atılacak adımlardan çocuğunun çok mutlu olduğunu sandı. Bir şey mi diyeceksin, diye sordu. Şeyi soracaktım, dedi çocuk. Bizim sarayımız çok büyük olduğundan adımla, adımla bitmiyor değil mi baba pushfn('ads'); Bir mizah hikayesi yazmaya niyet etseydik bu giriş uygun olabilirdi. Lakin biz siyasi yansımaların yorumlarını ve analizlerini kayda aldıracağız; kamplaşmaların acımasızlığı babaoğul arasına kadar düştü, gibi bir iddiada bulunmayacağız. Türk siyasetinde "Baba" sıfatıyla anılmış, turpun büyüğü hep heybesinde olan, her sıkıştığında şapkasını alıp giden ve fakat yine de "Kurtarıver" diye çağırılan bir Demirel efsanesi vardı. 80 Darbesinden sonra katıldığı ilk seçimin (1987) mitinglerinde meydanların yine "Kurtarıver bizi baba" diye inlediğini yazmıştı gazeteler. İhtilalin öncesindeki son seçimin de imdat işaretiydi bu "Kurtarıver bizi baba" sloganı. O günlerde Demirel'e sormuştuk: Tekrar ettirmekten zevk mi alıyorsunuz Hayır demişti merhum Demirel. Binaenaleyh 80 öncesinde biz o isteği, o arzuyu "Kurtlara ver bizi baba" diye anlamıştık. İşte o Demirel, halkı kurtlara vermekten vazgeçtiğinde, kurtlara karşı korumak duygularına ulaştığında, yani 90'lı yılların seçim vakitlerinde "500 Gün" vaadiyle çıkmıştı meydanlara. "500 günde kurtaracağım!" AKP'nin konuşmaya izinli isimlerinden Sayın Mahir Ünal'ın bu yıl da tekrarladığı "Hazırlıklarımız 19 yıl sürdü, asıl şimdi başlıyoruz" vaadiydi bize Demirel ve 500 Gün'ü hatırlatan. 500 Gün nere, 19 yıl nere Sorusunun kıymeti harbiyesi yok artık. Başarıyı takdir etmeye zorlanıyoruz. Nasıl hissettirmedik ama... pushfn('ads'); 19 yıl hazırlık; bir Sayın Nebati'yi bulup çıkarmak, Maliye Bakanı yapmak ve Türk Lirasının daha kötü olmayacağı bir itirafı, başarı diye ilan ettirmek ise... 19 yıl iktidarda olanların 19 yıldır icraatlarına takılıp kalanların, şimdi başlanacağı duyurulan ve 19 yılda ancak tamamlanan hazırlıklardan bihaber olmalarının travması, bedeli nasıl bir muhalif çalışmayla onarılacaktır yahut ödenecektir "Şimdi başlıyoruz" demek, vade bitti demek ise... 19 yıl, Filistin'i Yahudilere kapatmış bir Abdülhamit Han örneğini vere vere geldiler Herzog'u atlarla karşılama törenleri yapılan günlere. Necip Fazıl Üstadın anlatımlarında geçer: Dolmabahçe yokuşundan iki kişi inerken, yere üç gölge düşer tasviriyle istihbarat gücüne vurgu yapılan Abdülhamit Han'ı bugün, 38 bin küsur dava korunmasında mı bilmeli bu ülkenin insanları 11 Nisan 2022 tarihinde TV5'te yayımlanan Mustafa Kurdaş ve Bilali Yıldırım'ın konuştuğu "Buyurun Başlıyoruz" programında, Türk bayraklı amblemli "Turkish Embassy Tel Aviv" kaynaklı iki twit gösterildi. Aynen okuyoruz. 12: Tel Aviv'de 7 Nisan gecesi gerçekleştirilen terör saldırısını kınıyoruz. Bu tür saldırıların son dönemde artış göstermesini endişeyle karşılıyoruz. 22: Söz konusu saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine, İsrail hükümeti ve halkına taziyelerimizi sunuyor, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. 28 Şubat'ın "Genç subaylar rahatsız" başlıklarını çağrıştıran "Büyükelçiliğimiz endişeli" gibi bir başlık mı attılar acaba yandaş gazetelerimiz Bu ne sessizliktir, vurdum duymazlıktır sorusuna cevap ararken, programı seyreden kahvehane müdavimlerinden AKP'li olanların konuşmaları "Gençliğim eyvah" dedirtti bu fakire. Nüfus memuru titizliğiyle kimin yaşının 81 olduğunu iyi bilen AKP'li insana, yanında ve yarı yaşında olan soruyordu; o twit notlarını dinlediğinde. Daha benim ya duyarsam diye korkacağım, tasalanacağım o soruyu yazmadan hiç kimse, sana ne, onların da kan bağışı yapacak mıyız sorusuna cevap arama hakları var. Kan grupları uyarsa, bağışlayabilirler gibi bir çıkışta bulunmasın. Zira benim duymaktan, onların kabulüyle söylersek, endişelendiğim soru başka. Yani kan bağışı kampanyası da yapacak mıyız Derlerse halimiz nice olur. Yani buradan başlarlarsa...19 yıl süren bir iktidarın 19 yıl iddialı hazırlıklarında kim olmadığını söyleyecek böyle kampanyaların pushfn('ads'); ANKETCİYE GÖRE KONUŞURSAK Anket şirketi sözcülerini dinliyoruz TV kanallarında. Telefonlarla ulaştıkları insanlarımızın kanaatlerini rakamlara döküyorlar ve toplayıp çıkararak iktidarın yahut muhalefetin alacağını tahmin ettikleri oy yüzdesini hem açıklıyorlar, hem de niçinini yorumluyorlar. 1950 seçimlerinin son CHP mitinginde "İşte paşam! İstanbul" diyen validen farkları, kalabalığı gören gözlerinin olmaması ve telefonlardan gelen sesleri kulaklarıyla duymalarıdır. İktidarın ittifakçılarına yahut muhalefet partilerine dağıttıkları oy yüzdelerine bakmak, takılıp kalmak lüzumsuz zihin yorgunluğuna sebep olduğundan,