arka'lılar arkalandı bahçelerim karalandı

KANLA YAŞATILAN SUN'İ DEVLETİ BİLMEK Konya'daki "Erbakan'ı Anma" toplantısında konuşan Saadet Partisi Lideri Sayın Temel Karamollaoğlu'nu dinliyorum. (25.02.2022) Üç merhalede kurulan İsrail'i anlatıyor: 1897'de Basel'de, Theodor Herzl adında bir gazeteci, Siyonist kongresini topladı, karar alındı, Filistin'de bir Yahudi devlet kurulsun. Osmanlı Sultanı Abdülhamid Han'dan izin alamadılar; onu indirmeye karar verdiler. Birinci Cihan Harbi'nde 1917'de "Balfour Deklarasyonu" yayımlandı. Harpten sonra İngiltere, Filistin'i işgal edecek, Filistin topraklarında İngiltere'nin yardımıyla bir Yahudi devleti kurulacak. Filistin'de Yahudi yok. 23 bin aile var. Bulamadılar. İkinci Cihan Harbi'nde Hitler zulümleriyle Yahudiler Almanya'yı terkettiler. Dünyanın her tarafından geldiler, Filistin'de askeri birlikler oluşturdular. Özellikle İngiltere desteğiyle 1947'de İsrail devletini kurdular. 1897'deki Basel Kongresi'nden 50 yıl sonra. Şu anda o gün kurulan İsrail devleti Yahudi inancına göre sadece bir nüve. Onlar ne istiyor Nil'den Fırat'a kadar toprakların kendilerine tahsis edildiğine inandıkları için mutlaka o topraklara yerleşmek istiyor. Onları kim koruyor İngiltere artı ABD. Bu gerçeği bilmek yetmez. Mücadele kararlılığımız olmalı. Kararlılık da yetmez. O güce sahip olmak gerekir. (Devamı Ağır Sanayi Hamlesi ve Milli Görüş düşüncesi.) Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu'nun anlattığı İsrail konusu üzerine çok okumalar yapmıştık. Fakat bu kez, bir noktasına özellikle takıldım. Filistin'de Yahudi nüfusu yok demesine ve Hitler'in, Yahudileri Almanya'dan terke zorlamasına. Bir Reşat Ekrem Koçu anekdotunu hatırladım. Okunması yormayan ve hatırlatmalar yaptıran bir anlatımı vardı merhum tarihçimizin. Mart 1961'de bir fıkra anlatması istenir, İstanbul'da neşredilen ve tarihi fıkralar da yazdığı bir dergiden. "İzin verin, benim muhterem anneme ait bir fıkra anlatayım. Hem nüktesi güzeldir, hem de tatlı bir hatırlayış olur" ricasıyla anlattığı ve benim de Sayın Bilge Başkan'ımızın konuşmasının çağrışımı ile hatırlayıp arşivimden çıkardığım o fıkra, ''Meğer'' başlığı ile yazılmış, aynen alıyorum buraya. "Bir sabahtı annem gazetesini açmış okurken, bir ara başını kaldırıp bana: Reşat oğlum, dedi, bu Hitler Yahudi biliyor musun Anlamamış gibi yüzüne baktım. İzah etti. Bak evladım, Yahudileri düşman ilan etti. Hepsinin Almanya'dan çıkarılmasını temin ediyor. Ondan sonra Almanya'yı öyle bir harbe sokacak, Alman gençliğini kırdıracak ki, Almanya'dan çıkan Yahudiler bin kere şükredecekler! İkinci Cihan Harbi sonunda annemin bu sözlerini hep hatırladım.'' pushfn('ads'); DARBECİLER İFTİRASI VE ARKA BAHÇE YARASI "Cumhurbaşkanı'mız Batı Afrika'ya gidince Fransa bir sıçrıyor zaten. 'Benim arka bahçemde ne işin var' diyor. Biz de diyoruz ki 'Benim orada dindaşlarım var, tabii ki ben dünyanın neresinde ticaret yapacağımı sana soracak değilim." Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu bir gençlik vakfındaki konuşmasının basına servis edilen bir paragrafı böyle Sayın Bilal Erdoğan'ın. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın, tamamlamadan dönmek zorunda kaldığı son Batı Afrika ziyaretinin bahis mevzuu edildiği bu konuşmada, algı operatörlerinin kurguladığını sandığımız ve bizim de anlamakta zorlandığımız bir kaç noktayı tartışacağız. "Fransa bir sıçrıyor zaten." Nedenini izah ediyor Sayın Bilal Erdoğan. Biz, nasıl sıçradığını ve bu sıçramasını hangi araçları kullanarak belli ettiğini de bilmek istiyoruz. Bir devletin başka bir devleti ziyaretine Fransa'nın bir itirazı var idiyse, bunu medyasında mı, yoksa Dışişleri teşkilatı vasıtasıyla mı belli etmiştir göstermiştir. Konuşmayı hazırlayanlar ve medyaya servis edenler belgelerden ve kaynaktan da söz etseydiler keşke. Fransa'nın sıçrama nedenini gayet açık izah ediyor demiştik Sayın Bilal Erdoğan. Okuyalım. "Benim arka bahçemde ne işin var, diyor." 28 Şubat'ın etiket cümlelerindendir bu. 28 Şubat'tan çeyrek asır sonra, 28 Şubat'a karşı olduğunu beyan etmiş ve 20 yıl kesintisiz iktidar olmuş bir partinin tek yetkilisinin yakınının, söylemini, bir 28 Şubat cümlesiyle daraltması, kanatması o acıdan nemalanmayı ilanihaye sürdürmek maksatlı değilse, ne ola FETÖ başına Aydın Doğan televizyonunda özel program hazırlayarak "Gitsinler" dedirten tetikçi gazetecilerden Yalçın Doğan üretimi diye kayıtlara geçen bu 28 Şubat'ın etiket cümlesinde, Sayın Bilal Erdoğan'ın mezun olduğu İmam Hatip Okulları, ''Refah Partisi'nin arka bahçesi" olarak anılıyor, Milli Eğitim'den sorumlu devlet ele geçirilmiş ve zayıflamış gösterilerek insanımız ajite ediliyordu. "Arka bahçe" imasıyla Fransa'ya güç atfedilmesi, affedilemez. Ziyaret edilen devletlerin 1960'tan beri bağımsız olmaları biliniyor iken, bir sömürgeci devletin eğer, hala var olduğuna inanmadığımız ve kabul etmeyeceğimiz ''Arka Bahçe'' iddiasına, dindaşlık paydalı ticaretimizden sual olunmaz güveniyle karşı durmak; öyle anlaşılıyor ki, sonra gelen paragrafın pazarlanmasını kolaylamak için imal edilmiştir. "Türkiye'nin dünyada halklar nezdindeki itibarı Cumhurbaşkanı'mız sayesinde son 20 yılda yükseldi. Bunu dünyayı gezen herkes söylüyor." Konuşma yazıcıları ve servisçilerin algı malzemesi "Dünya