Buradan nasıl çıkabiliriz

Çok büyük bir felaket yaşadık. Cuma gününün resmi verisiyle Kahramanmaraş depreminde 41 bine yakın insanımızı kaybettik. Enkaz kaldırılınca bu rakamın 2-3 katına ulaşacağına dair tahminler var. Çeşitli açıklama 224 bin binanın kullanılmaz hale geldiğini, 105 bin binanın ise yıkılmış veya ağır hasarlı olduğunu anlıyoruz. 2.5 milyona yakın vatandaşımızın evsiz kaldığına ilişkin tahminler yapılıyor. Afetin ülke ekonomisine maliyetinin 100 milyar dolar civarında olacağını söyleyen uzmanlar var. Felaketin bu denli büyük olmasının çok sayıda nedeni var ama, birincil neden mevcut gecekondu rejimdir. Devletin tüm birimlerden karar alma yetkisini kaldırıp tek merkeze aktaran; otoriter ve popülist yöntemlerle toplumu kutuplara ayıran bu rejimin; afet sürecini yönetecek irade ve beceriye sahip olmadığını tüm dünya gördü. 15 Temmuz darbe girişimini "Allah'ın büyük lütfu" olarak gören bu zihniyet, sisteme doldurduğu partizan ve kifayetsiz kadrolarla devletin içten içe çürümesine ve çökmesine neden oldu. TÜİK'ten Merkez Bankası'na, yargıdan Emniyet'e, Türk Hava Kurumu'ndan Diyanet'e, AFAD'dan Kızılay'a kadar çok sayıda kurumda aynı çürümenin ve çöküşün örneklerine şahit olduk, oluyoruz. Milletin en ihtiyaç duyduğu afet anında ordunun ortada olmayışına kahrolduk. Bir yandan da endişelendik: Bu zafiyet, inisiyatif kullanamayan milli savunma bakanından mı kaynaklanıyor yoksa çürüme orduya da mı sirayet ettiNe büyük bir çöküş bu! Bizi buraya bunların siyaseti getirdi. Küçümsemek için söylemiyorum ama memleketi bir esnaf kafası yönetiyor. Bütün işleri al gülüm ver gülüm. Bütün çabaları toplumu bölmek, korkutmak, mala mülke çökmek. Kendilerini eleştirenler için memleketi cezaevine çevirdiler.Bu çöküşten nasıl çıkacağımız bellidir: İngiliz İmparatorluğu'nu barışçıl yöntemlerle alt eden Mahatma Gandi'nin dediği gibi "Adaletsiz rejimi adaletle yıkmalıyız". Bu