Yoğurdu üfleyerek yiyin!
ABD'de her seçimde milyarderlerin adayları yarışır, biri kazanır. Yine milyarderlerin adayları yarıştı. Trump'ı 52 dolar milyarderi destekledi.
Trump da milyarder.
Küresel güç.
Bileği kuvvetli.
ABD'de dolar milyarderlerinin başkan seçilmesi, 180 yıl öncesine kadar gider. İngiliz ve Amerikalı tüccarlar, Hindistan'dan afyon alıp Çin'e satarak Çinlileri afyona alıştırmışlardı. Büyük servet kazanıyorlardı. Bu servetle Çinlinin ürettiği kumaş ve porseleni de ucuza kapatıp Avrupa kentlerinde pahalı fiyata pazarlıyorlardı.
Çinliler uyandı.
Bir lider buldu.
Uyuşturucuya hayır!
Afyon içimi yasaklandı.
Afyon ticareti durdu.
İngiliz ve Amerikalı tüccarlar; "ticaret özgürlüğümüz elimizden alındı" diye bağırıp İngiliz kralını güç kullanmaya razı ettiler.
İngiliz donanması yanına Fransız donanmasını da alarak 180 yıl önce (1839'da) 20 savaş gemisi, 4.000 askerle dönemin en yeni savaş teknolojisi olan ve sadece İngiliz-Fransız ordusunda bulunan toplarla Çin'e saldırdı.
Katliam yapıldı.
Pekin'e kadar geldiler.
Yazlık Saray'ı basıp yağmaladılar ve yaktılar. Ünlü yazar Victor Hugo, "iki haydutun öyküsü" başlığıyla bu saldırganlığı şöyle yazdı: "Bir gün iki haydut yazlık saraya girdi. Biri yağmaladı, diğeri yaktı. Sonra kol kola ve gülücükler saçarak Avrupa'ya döndüler. Biz Avrupalılar kendimize uygar, Çinlilere barbar diyoruz. Kim uygar, kim barbar"
Victor Hugo'nun altını çizdiği soygun ve yağmadan payını alanlar içinde Amerikalı tüccarlar da vardı. Onların torunları ABD seçimlerinde başkanlık yarışına girdiler.ABD Başkanı Franklin Roosevelt'in, yine ABD Başkanı Ulysses Grant ve Calvin Coolidge'nin yani 3 ABD Başkanın dedesi Çin'de afyon ticaretinden biriktirdiği servetle milyarder olmuştu.
Anladınız mı
Milyarder aday oluyor.
Milyarderler onu destekliyor; algılar satın alınıyor ABD'li seçmen milyarderlerin sözcüsünü kendine başkan seçiyor.
Bir örnek daha vereyim.
Afyon ticaretinden biriktirilen servetin gücüyle Rusya'ya 7 milyon dolar ödeyerek Alaska'yı satın aldılar. Fransızlara da 15 milyon dolar verip New Orleans'tan Montana'ya kadar uzanan çok büyük toprak parçasıyla Birleşik Devletler' in yüzölçümünü iki katına çıkardılar.
Afrika'dan siyah derili insanları hayvan gibi avlayıp gemilerde kafeslere doldurup Amerika'ya pamuk tarlalarında çalışmak üzere köle yaptılar. Korkunç bir köle ticareti başlattılar. İç savaş sonrası köleliğin kaldırıldığı gün hiçbir hakkı, ağırlığı, serveti, toplumsal saygınlığı olmayan aşağılanmış, sefalet, şiddet ve kin kısırdöngüsünde insanlıkları öğütülmüş 4 milyon köle vardı. Köleliğin kaldırılması için savaş başlatmış Thomas Jefferson'ın (ABD'nin üçüncü başkanı) bile 600 kölesi ve köle bir kadından iki oğlu vardı.
Sömürü zengini böyle bir ülke; başkanlar seçip, "yeni dünya düzeni inşa etmenin" lideri oldular. Başkan Woodrow Wilson, Birinci Dünya Savaşı bitiminde 1918'de 14 maddeden oluşan ilkelerini ilan etti. Ünlü Princeton Üniversitesi'nin de rektörlüğünü yapmıştı ve bu 14 ilke içinde; "ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ile uluslararası ilişkilerde şeffaflık" bütün dünyada; Kuzey Afrika'dan Hindistan'a Balkanlar'dan Çin'e kadar heyecanla karşılandı.
İnsanlık!
Yeni düzen arıyordu.
Barışmaya hazırdı.
Bu prensiplerin yarattığı büyü ile ABD, küresel lider oldu. Bileği kuvvetli, gücü kudretli, harita çizici, sınır değiştirici, ordusu güçlü, çene dağıtır, kemik kırar, atom bombası yapar, atar; Japon imparatoruna diz çöktürür, Orta Doğu'da kargaşa çıkartır, darbe yaptırır,öğrenilmiş çaresizlik yaratır, beyinleri, beklentileri teslim alır, dev şirketleri, dolar milyarderleri, güçlü ekonomisi, güçlü üniversiteleri, güçlü parası, Dünya Bankası, IMF ve NATO'nun patronu oldu ama