Teyzem adalete yeğen soktu!
Benim yeğenim sizin ayağınıza kul kurban olsun gösterisine dönüştü ve "Adalete yeğen sokma sahnesini" de görmüş, izlemiş, yaşamış olduk. Tören, halkın "Cumhurbaşkanı Sarayı" diye isim taktığı "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi"nde yapılıyordu.
Atiye.
(Armağan demek)
İhsan.
(İyilik demek)
Rütbe.
(Aşama demek)
Nişan.
(Belirti demek)
Mevki.
(Makam demek)
Dağıtılıyordu.
27 TV kanalından aynı anda yayınlandı. Kürsüde iktidar partisi başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yanında Adalet Bakanı Tunç vardı.
Kura çekimi başlamıştı.
İsimler okunuyordu.
Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile
İdari Yargı Hakimleri Kura
Töreni, partinin makam-
mevki-koltuk dağıtma
toplantısına dönüştü.
İktidar partisinin hanım milletvekili Özlem Zengin, mikrofonu kaptı; "Kurada hemen göremeyeceğiz ama. Benim yeğenim Arif Dağhan'ı da telaffuz etmek (söylemek) istiyorum. Benim yeğenim hiç olmazsa size bir selam versin. Kurada da adını görürüz" dedi.
Parti Başkanı baktı.
Gözleri parladı.
Adalet Bakanı baktı.
Yüzünü sevinç kapladı.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın duvarları bu atiye, ihsan, rütbe, nişan, mevki dağıtımından adalet adına utandı!
Teyze Milletvekili, yeğen yeni yargıcı parti başkanına tanıştırmış oldu. Bununla da yetinmedi; yeğeni yargıcı partili Adalet Bakanı'nın yanına da götürdü; "Benim yeğenim tanıyın" diye takdim etti. Yan yana durup üçü birlikte fotoğraf da çektirdiler.
Niçin bunu yapıyorlar
Sorsan:
Adaletimizde eşitlik.
Eşitliğimizde adalet.
Derlerdi.
Aslında yeğen kura ile çektiği yeri ileride ola ki, beğenmezse Adalet bakanına; "Amca beni teyzemin uygun bulduğu kentin mahkemesine yargıç yap..." diyebilmenin yolu döşeniyordu. Cumhurbaşkanlığı Sarayı salonunda; yüzlerce genç yargıcın önünde Cumhurbaşkanı'nın dikkatini avlayıp; "benim yeğenim hiç olmazsa size bir selam versin..." demek en azından "kul hakkı yemeye" girer.
Hani siz Müslümandınız!
Söz vermişlerdi: Yargı tarafsız olacak, bağımsız kalacaktı. Asla ve asla partili teyzeler, partili amcalar, partili dayılar; yeğenlerini öne geçirip yargıya ellerini sokmayacaktı.
Meclis esir alındı.
Kanunlar değişti
Kararnameler çıktı.
Önce yüksek yargı kadrosu partili yargıçlardan oluşturuldu. Yüz yüze seçmek (mülakat) öne geçirilip binlerce yeni yargıç ve savcı alınarak "adalet, partili teyzemin adaletine" büründü. Partili teyze kura çekme töreninde sergilediği; "kul hakkı yeme cüretini" bu yapıdan alıyor olmalı.
Parti başkanı ve Cumhurbaşkanı'na Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 13 üyesinin en az 10'unu seçme yetkisi verildi. İktidar yargıç ve savcıları kullanarak; konuşanları, yazanları, itiraz edenleri, hakkını arayanları, düşüncesini dile getirip, ifade özgürlüğü ile protesto özgürlüğünü kullanmak isteyenleri; sabah şafak vakti evlerini basıp yaka paça emniyete götürerek ve yargıç önüne çıkartarak korkutma yolunu seçti.