Sırbistan'dan Cumhurbaşkanı ithal edelim!

Her evde bir bilgisayar vardır. Bilgisayarınızda; "Fırat kenarında bir kurt bir kuzuyu aşırdığında" cümleciğini yazsanız hemen ekranda canlı, hareketli, sesli, bol alkışlı, renkli yayın video görüntüsü çıkıyor.

İsteyen vakit ayırsın.

O videoyu izlesin:

Bir salonda koltukların tamamı erkekli-kadınlı partililer, yüksek düzey bürokratlarla dolu ve kürsüde Cumhurbaşkanı; "hani nerede. İşte buradabubu" diye etkili ses tonu ile salona konuşuyor.

Büyük bir alkış!

BravoBravo

Nedir

Cumhurbaşkanı bilinen şiirin o iki cümlesi olan; "Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu!" dizelerini okuyor.

Ve salona soruyor:

Hani nerede

Sonra da "işte burada bu bu işte biz onu yalnız bırakmadık" diye kendini gösteriyor. Ve Mehmet Akif'in Safahat adlı kitabında yer alan "Kocakarı ile Ömer" başlıklı bu şiirin iki cümlesini okuduktan sonra da muhalefeti; "siz bunun (bu şiirin) anlamını da tefsirini de bilemezsiniz" diye ötekileştiriyor.

Bugün 14'cü gündeyiz; bir sorumlu çıkıp istifa etmedi. Oysa Bolu dağında otelin yandığı hafta Sırbistan'da tren kazası olmuş; 15 kişi hayatını yitirmişti. Sırbistan Başbakanı, sorumluluğu üstlendi, istifa etti.

Bizde de bekledik.

Çıkmadı.

Türkiye Cumhurbaşkanı, "madem ki ben bütün yönetimi kendime bağlayan bir sistem kurdum. Sık sık TV'lerde ve meydanlarda sözü getirip; 'benim valim, benim kaymakamım, benim bakanım, benim belediye başkanım, benim yargıcım, benim savcım' diye sayıp döküyorum o zaman otel yangınında 'sorumluluğu ben alıyorum' ve istifa ediyorum" demeliydi.

Diyemedi.

Sayın Cumhurbaşkanı!

800 derece alevler içinde 36'sı çocuk 78 insan yandı, can verdi. Bütün dünya Bolu'da anne-babaların çocuklarını kurtarmak için çarşaflardan yangın merdiveni yapmak zorunda kaldıklarını seyretti. Bunun baş sorumlu sizin kurduğunuz cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden başkası değil. 14 gün geçti ve siz; Mehmet Akif'in şiirini okurken söylediğiniz; "İşte ölümlerin sorumlusu buradabenben" diyemediniz.

Anayasa'nın 8. Maddesi de zaten ölümlerden başta sizi sorumlu kıldığından ben de yazar sorumluluğunun yüklediği vicdan baskısıyla; "Sırbistan'dan Cumhurbaşkanı mı ithal edelim" diye yazı yazmak zorunda kalıyorum.

Cumhurbaşkanı!

Sizin kurduğunuz düzen, sistem, yönetiminizdeki ilişkiler ağı Bolu'daki dağ otelini yanmış insan eti yiyen bir canavara dönüştürdü.

Devletin kayıtlarında var:

Hiçbir önlem alınmadığı için 78 canı yakanotelin sahibi, tahsisli orman arazileri içinde otelleri yaptı. Otelin sahibine Orman İdaresi, Bolu Kartalkaya'nın tamamını vermiş. Otelci bu araziye iki otel yaptırmış. Sonra orman idaresi verdiği arazinin hiç değilse yarısını geri istemiş fakat otelci, Orman Bakanlığı'nı kapıdan kovmuş. 2005 yılında da Gölcük yakınında orman arazisi sınırında 16 dönüm (16.000 metrekare) arsayı alıp üçüncü otelini dikmiş. Ve otelin kıyısındaki 14 dönüm (14.000 metrekare) ormanı işgal edip ek tesisler yaptırmış.

2009 yılında Orman Bakanı, bu otelcinin isteği üzerine, 85 dönüm (85.000 metrekare) meşe ormanını "mesire yeri ilan edip"otelciye çerez parası 30.000 TL'ye (otelin bir odasının bir gecelik parası) kiralamış. Otelci 2017 ve 2021'de yani sizin "ustalık dönemine geçtiğinizi" ilan ettiğiniz yıllarda da; mesire alanını daha da genişleterek 200 dönüm (20.000 metrekare) meşe ormanlık alana yayılmış.

Yine devletin kayıtlarında var: Orman arazisine yayılarak büyüme modeli Turizm Bakanı'nın oteli için de işletilmiş. Bodrum Kisebükü'nde 95 dönüm (95.000 metrekare) arazi orman idaresine aitmiş. Bu arazinin önce 4 dönümü (4.000 metrekare) Turizm Bakanlığı'na devredilip; oradan da Turizm Bakanı'nın şirketine satılmış. Yetmemiş, 25 dönüm daha (25.000 metrekare) Orman Bakanlığı'ndan Turizm Bakanlığı'na ve yine Turizm Bakanı'nın aynı şirketine hortumlanmış.