Kama iş başı yaptı!

Merdivenli mağara önünde hurda anten çanağı içinde Amerikan yapımı roketatar, keskin nişancı tüfekleri, AK-47 kalaşnikoflar yakıldı. Merdivenin dekoratif demir parmaklıkları vardı. İkinci Terörsüz Türkiye Süreci (İkinci Barış Süreci) başladı.

Terörsüz Türkiye!

İstemeyen haindir.

Gafildir, aymazdır.

Birinci Terörsüz Türkiye (Birinci Barış Süreci) de böyle; "silahların gücüne değil demokrasinin erdemine inanıyoruz. Biriz, beraberiz, kardeşiz. Teröre harcadığımız kaynağı kardeşliğe ve kalkınmaya yatıracağız. Acıları, gururları, onurları, kimlikleri yarıştırmayacağız. Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölgeyi biz birlikte yaratacağız" diye içe propaganda yapılarak başlamıştı.

PKK fesih edilecekti.

Silahları gömüp dağlardan inerek düz ovada köylerde, seçmeni bol şehirde siyaset yapacaklardı. Birinci Barış Süreci'nin sembolü Dolmabahçe Masası'nın kurulmasıydı. Bu masada; 14 maddeli anlaşma halktan, Meclis'ten gizlenerek imzalanmıştı. İkinci Barış Süreci olan Terörsüz Türkiye'ye geçildiğinin ilanı ise TV kanallarından yayımlandı, halka açık (gizlemeden) başlatıldı.

Ben tekrarlayayım!

Bugünü anlayacaksak, dün ne olmuştu diye soralım: Birinci Barış Süreci boyunca dağdaki silahlı militanlar köylere, şehirlere yerleştirilmişti. Kışlalarda ordunun, karakollarda polisin eli bağlanmıştı. IŞİD kılığına girmiş Araplar, Suriye'de PKK'lı Kürtleri öldürmeye başlayınca Türkiye'de "arşamba İsyanı" provasına geçilmişti.

İsyancıların kurşunlarıyla ve 4'ü de linç edilerek 23 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ölmüş, 148 vatandaş yaralanmış, 3 bin iş yeri yakılmış, 263 kamu binası, 190 banka şube binası, 80 parti binası, 340 özel araç, 216 resmi araç, 30 özel yurt ve dernek, 1 belediye binası, çok sayıda MOBESE kamerası, elektrik direği yakılıp, yıkılmıştı.

Bunlar olunca; Cumhurbaşkanı, "Birinci Barış Süreci Masası'nı devirme kararı" almıştı. ünkü "Türkiye'de hemen herkes" özerklik isteme aşamasına gelmiş "PKK isteklerine" karşı ayağa kalkmış, Tayyip Erdoğan'ı seçim sandığında karizmasıyla birlikte süpürüp iktidardan indirme noktasına ulaşmıştı.

Cumhurbaşkanı, o masayı devirmeseydi, yüzde 40'a inmiş oyları gerileyecek kesinlikle yüzde 49.5'a çıkmayacak ve seçimi kazanamayacaktı. Bunlar oldu, Birinci Barış Süreci noktalandı. Ordu şehitler verdi, dağlarda terörü temizledi.

Sonra şimdi izlediğimiz, henüz ne verilip ne alındığını bilmediğimiz; bugünkü "Terörsüz Türkiye Sürecine" geçildi.

Hatırlayın:

Aniden heyetler kuruldu, Öcalan'a Ada'ya gidildi ve "Gel Meclis'te konuşma yap" denildi. Öcalan'ın kurucu önder olarak demokratlığı göklere çıkartıldı.

Siz tekrar sorun:

Ne oldu da; Abdullah Öcalan'dan demokrat yaratma ihtiyacı doğdu

Ben fikrimi yazayım:

Son seçimde 14 büyük şehirde Türk vatandaşlar ile Kürt vatandaşlar seçim sandığında tek partide birleşti ve CHP'li adaylara oy verdiler. İktidarı ikinciliğe indirip CHP'yi birinci parti yaptılar. İktidar partisi AKP'nin şu anda oy oranı yüzde 30'un altına indi.