Gazeteci!
Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı seçilince ve yani partisi iktidar olunca "hangi eski yapıyı değiştirip hangi yeni yapıyı kuracağı" enine- boyuna tartışılacaktı. Gazetelerde ve TV'lerde sorulacak, sorgulanacak, sıkıştırılacak ve o da cevap verecek; halk da dinleyecek, aklıyla tartacak, bir karara varacaktı. Sandık gününe böyle gidilecekti.
Olmadı.
Önü kesildi.
Ekrem İmamoğlu ve kadrosundan 74 kişi "yolsuzluk ve terör" suçlamasıyla sorguya alınıp hapse konuldular. Milyonlarca genç, yaşlı vatandaş; "İmamoğlu'nu siyaset sahnesinden silmek için iftira atıldığını" düşündüğü için meydanlar, "demokrasiyi hançerletmeyiz" öfkesiyle doluyor.
Halk şuna inanıyor:
İntikam duygusu içinde olanlar, iktidarın gözüne girmek isteyenler, belediye parasından avanta isteyip de alamadıkları için İmamoğlu'na kızmış olanlar bilerek ve isteyerek seçilmiş kişiler olabilirler. Ağaç ve hayvan isimleri yaftalayarak "gizli tanık yapılanların" benzerini Ergenekon ve Balyoz davalarında da görmüştük. O davalarda gizli tanıkların tamamının "kumpas ve iftira aleti ile şeref ve haysiyet celladı oldukları" sonradan ortaya çıkmıştı.
Daha dün gibi!
Ergenekon ile Balyoz davaları sırasında yapılan haysiyet cellatlığının henüz mürekkebi kurumadı. Peki bugün gazetecilere ne oluyor 200 kadar gazeteci ve TV yayımcısı; bir garajda yan yana dizilmiş çok lüks otomobillerin fotoğrafını çekip; "İmamoğlu suç örgütünün milyonluk araçlarına el konuldu! Suç örgütünün haksız kazançlarla alındığı belirlenen lüks otomobilleri, kara para aklamada kullanıldığı saptandı" diye haber yazdılar.
Bu lüks otomobiller, İmamoğlu'na değil bir MHP'li politikacı ile eşine ait çıktı.
Utanmadılar.
"İmamoğlu örgütünün milyonluk araçları" diye yazanların; iktidarın 23 yıllık döneminde yapılan onca yolsuzluk, soygun, çürüme, adam kayırma, haksızlık, adaletsizlik örneklerinden bir tekini bile eleştiri konusu yapmayan ve Cumhurbaşkanı'nın seyahatlerinde uçağına binip "vitrin gazetecisi fotoğrafı" çektirenler olduğunu gördük. Hapse konulmuş İmamoğlu'nun "şerefli yaşama hakkına" kalemleriyle leke sürmeye kalkıştılar.
İstanbul Belediyesi'nde İmamoğlu döneminde varsa bir hırsızlık, bir rezilce soygun, bir hayasız rüşvet, gizlenemez. Mahkemede mutlaka ortaya çıkar. Bugün açık kaynaklardan kıyaslama yapınca şöyle bir tablo görüyoruz: İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde İmamoğlu dönemi, AKP döneminin yarısı kadar kaynak kullanarak daha fazla yatırım yapabilmiş.
İmamoğlu dönemi belediyesi, 849 milyon dolar daha az harcayarak çok daha fazla mal ve hizmet alımı yapabilmiş. 1 metreküp İSKİ su satış fiyatı AKP döneminde 1.48 dolar iken İmamoğlu döneminde 0.69 Dolara inmiş. İETT Tam Bilet fiyatı AKP döneminde 0.80 dolar iken İmamoğlu döneminde 0.42 dolara gerilemiş. (Kaynak Aykut Erdoğdu'nun araştırması)