Bereketli toprakların ortasında mahpushane!

İstanbul'dan Akdeniz'e inmek, Adana, Tarsus, Mersin'de bir-iki gün kalıp sonra Adıyaman'a gitmeyi planlamıştım. Akdeniz'e ulaştım; Adana, Tarsus, Mersin'e gittim. İzin rüzgar olup geçti; Adıyaman'a gidemedim.

İzin bitti.

Döndüm geldim.

Gördüğümü, duyduğumu yazayım. Adana'da çocukluğumun mahalle arkadaşı, birlikte ilk ve ortaokula gittiğim Erden Arat, futbolu bıraktıktan sonra gazete ve TV yayımcılığına başlamıştı. TOROS Gazetesi 25 yaşını doldurmuş. Buluştuk. Erden, yeni seçilen belediye başkanlarının; "garip- yoksul- emekli ve sahipsizlere sahip çıkma kozunu" iktidarın elinden aldığını söyledi.

Adana'da!

Tarsus' da!

Mersin'de!

Başta emekliler, kadınlar, gençler ve yoksullar iktidar partilerinden umudunu kesmiş, muhalefet sözcülerini dikkatle izliyor.

Karacaoğlan'ın şiirlerinde"Çukurova" diye yazdığı ve Orhan Kemal'in "Bereketli Topraklar Üzerinde" adlı romanında anlattığı; Adana-Tarsus-Tuzla-Yenice-Karataş'ı çevreleyen bu verimli cennetin tam ortasına 110 milyon TL'ye mal olan mahpushane (1 kadın. 1 çocuk. 3 T tipi. Tarsus Ceza İnfaz Kurumu Kampus Cezaevi) oturtmuşlar. Mahpushane; Tarsus'a 18.7 kilometre uzaklıkta; otomobille 22 dakikada ulaşılıyor. Yaramış Köyü'nü, Alifakı Köyü'nü, Reşadiye Köyü'nü mahalle statüsüne geçirmişler ortasına cezaevi...

Tarsus'un kuzeyinde Torosların eteklerine ve güneyde Karataş'a doğru Akdeniz sahiline kadar uzanan ve yılda 3 kez ekilip hasat edilerek 3 kez ürün elde edilen topraklarda yeşilin her tonu renkte nar, şeftali, kayısı, elma, armut, portakal, mandalina, limon, greyfurt bahçeleri,mısır, pamuk, buğday, soya fasulyesi tarlaları ile marul, patlıcan, kabak, pırasa, karnabahar, brokoli,domates,biber, kavun, karpuz dahil 50 çeşit yazlık-kışlık sebze bostanları; tam ortalarında mahpushane!

Bu topraklarda çok sayıda tarımsal araştırma, geliştirme istasyonu olmalıydı. Ve dünyadaki yeni tarımsal bilgiler, teknikler, buluşlar bu istasyonlar aracılığıyla üreticiye ulaşabilmeliydi.

Gelin, dinleyin!

Anlatıyorlar!

Şeftali, kayısı, nar, elma bahçelerinin sahibi, Avrupa'ya, Rusya'ya, Ortadoğu'ya, Uzak Doğu ülkelerine ihraç etmeye başladığı ürünün kalitesini tutturmak için "İspanya'dan ağaç budama danışmanı getirtmek zorunda kaldığını" söyledi.

Budama danışmanı!

Günlüğü:

1000 Euro.

20 gün kalmış.

20.000 Euro.

Budama danışmanı giderken; 4 ayrı blok halinde yükselen hapishane binalarını gösterip, "bunlar ne" diye sormuş.

Cezaevi demişler.

Gülmüş!

Beni her yıl çağırın!

Bakanlık kayıtlarına göre (kaçak girmişler hariç)Adana'da 216.000, Mersin'de 200.000 Suriyeli mülteci yaşıyor. Türkiye'de iktidar bu kadar mülteciyi kabul etti fakat onların emek verimliliğini artıracak eğitimden geçirmeyi düşünemedi. Tarsus'ta bahçe sahibi bir üretici şunları anlattı: Bir Suriyeli işçinin hasat zamanı topladığı şeftali, kayısı, elma paketlemeye geldiğinde ikinci kaliteye ayrılan ürün her 100 kiloda 20 kiloya ulaşıyor. Yani fire oranı yüzde 20. Aynı işi yapan yerli işçinin fire oranı yüzde 2, en fazla yüzde 5. Mülteci emeği, verimi aşağı çekiyor.