En değerli kargo

Eğer zamanda yolculuk yapma imkânımız olsaydı, tam da içinde bulunduğumuz günlerde, yani recep ayının ilk on gününde, İstanbul'da heyecanlı bir hazırlığa tanıklık ederdik. Yılın en yüklü bağışını, en değerli hediyelerini çok uzaklara taşıyacak bir kafilenin hazırlığı olurdu bu... O önemli kargoya "surre", onu taşıyan ekibe de "surre alayı" denirdi.KESELERDEN SANDIKLARASurre, "kıymetli eşyaların konulduğu kese" anlamında bir kelime. Ama zamanla hac döneminde dağıtılmak üzere Mekke ve Medine'ye gönderilen maddi yardımlar anlamını kazanmış. Geçmişi Abbasi halifelerine kadar uzansa da surre alayları Osmanlı medeniyetinde farklı bir ölçeğe ulaşmıştır. Elbette bu görkem, imparatorluğun büyüklüğü ve zenginliğiyle doğrudan ilgiliydi.ANLAM TAŞIYANYOLCULUKOsmanlı surre alaylarının önceki örneklerden bir diğer farkı da kat edilen mesafedir. Eski devirlerde surre Bağdat veya Kahire'den yollanırken, İstanbul'dan Medine'ye ulaşmak aylar süren bir yolculuk gerektiriyordu. Öyle ki güzergâh, günümüz Türkiye'si, Suriye'si, Ürdün'ü ve Suudi Arabistan'ından geçiyordu. Ayrıca Lübnan ve Mısır da bu listeye dahil olabiliyordu.Surre alayının zamanımız imkânlarıyla bile çok zorlu olan İstanbul-Medine-Mekke kara yolculuğu, sadece bir "nakliye" operasyonu değildi elbette... Surre alayı, devletin halkla önemli bir temas vesilesiydi. Kafile, geçtiği her beldede sultanın Müslümanlara ve kutsal mekânlara verdiği değeri görünür kılıyordu. Ayrıca hac döneminde dağıtılan bağışlar, yalnızca Mekke ve Medine halkına değil, dünyanın dört bir köşesinden gelen hacılara ulaşıyordu. Gönderilen paranın bir kısmı da hac yolunun güvenliği için harcanırdı.EN RENKLİ KAFİLESurre alayı, aynı zamanda gündelik hayatı da renklendirirdi. Alayın, İstanbul'dan dualarla, törenlerle yolcu edilip Üsküdar'a geçmesi bir tür şenliğe dönüşürdü. Kafile vardığı tüm beldelerde heyecanla karşılanır; ziyaret, halk ve özellikle çocuklar için yılın en unutulmaz günlerinden biri olurdu. En kıymetli eşyaların taşındığı süslü ve işlemeli "mahmil", özel olarak ilgi çekerdi.Kabe'nin her yıl değiştirilen örtüsü de Kahire'den Mekke'ye surre alayıyla götürülürdü. Bir yıl boyunca Mekke'yi ziyaret eden herkes Kabe'nin emekle işlenmiş değerli örtüsünü, yani halifeninsultanın hediyesini görürdü. Görevini tamamlamış önceki yılın örtüsü de surre alayının dönüşünde İstanbul'a getirilirdi.KENDİ HALKINA YARDIMBugünden baktığımızda surre alayı, bir ülkeden diğerine yapılan "dış yardım" gibi algılanabilir. Oysa o devirlerde, "Haremeyn"