Charlie Kirk Suikastı Batı Kamuoyunun Yönlendirilmesinde Yeni Bir Aşama mı

Tarih, siyasi suikastların çoğu zaman yalnızca bireyleri değil toplumların gidişatını değiştirmek için kullanıldığını gösteriyor. Kral Davut Oteli saldırısından Kennedy suikastına, 11 Eylül'den Irak işgaline kadar kritik dönemeçlerde kamuoyunu bir yöne kanalize eden eylemler çoğu zaman istihbarat servislerinin gölgesinde gerçekleşmiştir. Utah'ta yaşanan Charlie Kirk suikastı da aynı zincirin yeni bir halkası olarak okunabilir.

İsrail ile Yolları Ayrılan Bir Figürün Sonu

Charlie Kirk, uzun süre boyunca İsrail yanlısı politikaların sadık bir savunucusu olarak bilindi. Ancak son dönemde İsrail'in ABD siyaseti üzerindeki etkisini sorgulamaya başlamış, Epstein dosyalarının Mossad bağlantısına dikkat çekmiş ve Filistin yanlısı bazı etkinliklere kapı aralamıştı. Hatta daire dışına çıkarsa İsrail'in kendisini öldürebileceğini dahi söylemişti. Bu kırılma noktası Siyonist lobinin gözünde onu "tehlikeli" hale getirdi. Sonunda fiziksel suikasta varan bir süreç işletildi. 200 metreden yapılan ve doğrudan şah damarına isabet eden tek atış profesyonel bir keskin nişancı operasyonunu işaret ediyor.

Olaydan dakikalar sonra Netanyahu'nun açıklama yapması, Ben Gvir gibi isimlerin suikast üzerinden "radikal sol" ve Müslümanları suçlaması klasik bir anlatı mühendisliğinin işareti. Tıpkı 11 Eylül sonrası olduğu gibi kamuoyu hızla "ortak düşman" etrafında kenetlenmeye çağrılıyor. Sağ ve sol arasındaki son dönemde oluşmaya başlayan İsrail karşıtı ortak eleştiri hattı bu suikastla yeniden parçalanıyor; sağ yeniden sola karşı konumlanıyor.

FBI'ın, suikastçının yabancı istihbaratla olası bağlantılar taşıdığına dair ipuçlarına ulaştığı bildiriliyor. Bu tür olaylar, sadece bireysel saldırı değil, stratejik mesajlar taşıyan eylemler olarak okunmalı. Tetikçinin profesyonelliği ve olay yerinde hiçbir iz bırakmadan kaçışı derin operasyonların klasik imzalarını hatırlatıyor.

Batı'yı Şekillendirme Stratejisi