Sen kimsin

Hatırlarsınız; çok değil sadece 20 gün önce, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutladığımız gün Gebze'de bir bina çökmüş, bir aileden dört kişi can vermişti.

Bu yıkımı, Ulaştırma Bakanlığı'nın sorumluluğunda olan metro inşaatının tetiklediği iddia edilmişti.

NOW TV yargı muhabiri Alican Uludağ, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nu önceki gün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na girerken yakalamış...

Kendisini tanıtarak ve gazeteci olduğunu söyleyerek, Gebze'deki yıkımı sormuş...

Bakan Uraloğlu, duymazdan gelmiş...

Sonra, "Ulaştırma Bakanlığı olarak soruşturma başlattınız mı" diye ısrarcı olmuş Alican.

Uraloğlu, "Bu konuda yeterince konuşuldu" diye kesip atmak istemiş...

Meslektaşım, "Ama yıkım nedeni hâlâ açıklanmadı" deyince Bakan Bey, kızmış:

Gazeteci kardeşimizi, "Sen kim oluyorsun da bana bu soruları soruyorsun" diye azarlama terbiyesizliğinde bulunmuş...

Alican da yakasında asılı duran basın kartını göstererek yanıtı yapıştırmış:

"Gazeteci kimliğimle soruyorum, orada dört insan öldü..."

★★★

Alican'ın yanıtına ben de eklemede bulunayım:

Biz gazeteciyiz Bakan Bey, halkın haber alma hakkıyız...

Demokrasinin olmazsa olmazıyız biz...

Yasama, yürütme yargıdan sonraki dördüncü kuvvetiz. Ve hepsine soru sorma hakkı olan tek meslek grubuyuz!

Yetim malının gözcüsü, ezilenlerin ve haksızlığa uğrayanların sözcüsüyüz.

Yüzsüzlerin, hırsızların, rüşvetçilerin, Kuran kurslarında çocukların ırzına geçen namussuzların, halkın vergisinden aldığı maaşla halka efelik taslayan g.tü kalkmışların, görevini kötüye kullananların, kendisini sultan sananların, ormanları yağmalayanların, yangınları çıkaranların, hayvanları öldürenlerin, kadınları dövenlerin... Kısacası bütün "kötü"lerin korkulu
rüyasıyız biz!

★★★

Bizim içimizde de hainler, satılmışlar, kalleşler var elbette.

Ama biz soru sorduğumuz için aydınlanır karanlık olaylar...

Biz üstlerine gidince bülbüle döner, lal olan diller...

Kızılay çadırını parayla satanların da...

Milletvekili seçilip altın kaçakçılığı yapanların da...

Güce tapanların da ensesindeyiz!

Ölsek de, dövülsek de, bir değil bin kez hakim önüne çıksak, hapislere düşsek de... İşsiz bırakılsak, açlığa mahkum edilsek de budur bizim kimliğimiz...

Gazeteciyiz biz...

★★★

Peki; sen kimsin Bakan Bey

Hangi hakla bizim kimliğimizi sorgularsın

Seçilmiş bile değilsin, atanmışsın!

"Birisinin adamı"sın; o kadar!

"Beyefendinin iznini ve onayını almadan" kılını bile kıpırdatamazsın!

Bugün varsın, yarın yok...

Kaderin, kariyerin, geleceğin, varlığın, yokluğun... Yani her şey seni o koltuğa oturtanın iki dudağı arasındadır...