Önümüzdeki pazartesi günü yeni eğitim öğretim yılı başlıyor...
Öğrenciler heyecanlı, veliler panikte...
Panikteler çünkü ayakkabı, kıyafet, defter, kalem, silgi, kalemtraş, kalem kutusu, cetvel, pergel, yardımcı kitap derken önlerine konan listenin altından kalkabilmek, her babayiğidin harcı değil...
Sadece bu harcamaların toplamı 10 bin lirayı geçiyor...
Üstelik bunlara okulların okul aile birliği aidatı olarak istediği okula dönüş parası, servis ücreti, beslenme masrafı dahil değil...
★★★
Devlet de hazır (!) yeni eğitim öğretim yılına!
Neredeyse bütün okul yönetimlerine "AKP'ye yakınlıklarıyla bilinen" isimler yerleştirildi.
Okullar iktidar partisinin eğitimdeki kaleleri haline getirildi.
ağdaş görünümlü öğretmenler pasif görevlere çekildi... Öyle mini etek falan giyenler ise çoktan meslekten ihraç edildi.
Müfredat tamamen "dindar ve kindar nesil projesi"ne uygun hale getirildi.
İşbirliği yapılacak dini vakıflar ve tarikatlar belirlendi. Dönem içinde yapılacak gezilerde gidilecek camiler listelendi.
Kız ve erkek çocukların ayrı sınıfta okumalarını sağlamak için düğmeye basıldı...
Temizlik, ısıtma, tamir gibi konular mı
O konular tamamen velilere havale edildi!
Devlet, bir tek öğretmen maaşını ödeyip gerisine karışmamayı ilke haline getirdi.
Beslenme yardımı derseniz... oktan kesildi.
★★★
"Eğitimle öğretimle ilgili herkesi saydın da öğretmenleri unuttun" diyorsanız...
Unutmadım.
En sona bıraktım.
Onlar da yeni eğitim öğretim yılına hazırlanıyorlar; ama ders programlarını düzenleyerek, yeni yöntemleri araştırıp kendilerini geliştirerek, velilerle bir araya gelip çocuğa yararlı olmanın yollarını keşfederek değil...
Evet onlar da hazırlanıyor; ama kolları paçaları sıvayarak!
Kiminin elinde hortum, kiminde fırça, kadrosuzluktan çöplüğe dönmüş okullarını temizliyorlar.
★★★
Yukarıda gördüğünüz fotoğraf Şanlıurfa'nın Karaköprü ilçesinde bulunan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde çekildi. Öğretmenler, kollarını sıvayıp okullarını temizliyor...
ünkü okula girebilmenin başka yolu yok.
Öğretmenin alanı bilim, işi de eğitim ve öğretimdir.
Ona görevini yapacağı ortamı sağlamak ise devletin görevidir.
Öğretmen dünyanın hiçbir ülkesinde okulu temizlemek zorunda kalmaz.
Kalırsa; koridorlar, sınıflar, tuvaletler temizlenir belki ama... Eğitim kirlenir.
Devlet ve özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı için bir utanç fotoğrafı olan bu kare, bugünkü Türkiye'nin aynasıdır.
Bu tür görüntülere karşın hâlâ utanıp sıkılmadan "Eğitimde her şey yolunda gidiyor" diyen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'i şiddetle kınıyorum.
Yazıklar olsun!
Tam tersi olsaydı!Göz muayenesi olmak isteyen genç bir kadını göbeği açık diye muayene etmeyen ve "Ben teşhircileri muayene etmiyorum"