Yıllarca gazete yöneticiliği yaptım. Önüme gelen her haberi sorguladım.
Lütfen dikkat edin, "Okudum" demiyorum, onu zaten yapmak zorundayız...
Ben, sorguladım!
"Ne, Nerede, Ne zaman, Nasıl, Neden ve Kim" sorularının yanıtlarını içermeyen...
Doğruluğu en az iki farklı kaynak tarafından onaylanmayan...
Eğer bir iddia içeriyorsa, o iddialara ait kanıtlardan eksik olan hiçbir haberi gazetemin sayfalarına koymadım!
★★★
Önceki gün açıklanan Aziz İhsan Aktaş Suç Örgütü iddianamesini aynı bakış açısıyla okudum.
Bu davada 40'ı tutuklu 200 kişi yargılanacak...
Bunların içinde yedi CHP'li belediye başkanı da bulunuyor.
Bu siyasetçiler, haklarındaki iddiaları reddediyor.
Suç örgütü lideri olduğu söylenen "itirafçı" Aktaş'ın ise dokuz ayrı suçlamadan 187 yıldan 704 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
★★★
Beni en şaşırtan şey, 704 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Aziz İhsan Aktaş'ın elini kolunu sallayarak özgürce gezmesine rağmen...
Hakkında en fazla 12 yıl hapis isteminde bulunulan Zeydan Karalar, Oya Tekin, Abdurrahman Tutdere gibi CHP'li belediye başkanlarının tutuklu olması.
Bu duruma ve kaleme alınan bütün iddialara, "Ne, Nerede, Ne zaman, Nasıl, Neden ve Kim" sorularını sorduğumda...
İddianame, tatmin edici yanıtlar vermiyor.
★★★
Yargıç değilim... Bu iddianameyi kabul edip etmeyeceklerini sayın yargıçlar bilir...
Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, yıllarını gazete yöneticiliğiyle geçirmiş biri olarak, ben çoğunlukla "duyuma" dayanan...
oğu daha şimdiden çürütülen iddialarla dolu olan...
Orantısız ceza taleplerinde bulunan bu metni...
Haber olarak gazeteme bile koymam!
Koyarsam, hakkımda yüzlerce dava açılır!
Tabii, savcıların böyle bir korkusu yok...
Belki o yüzden benim haber bile yapamayacağım iddialarla onlar insanları cezaevine tıkıyorlar...
Galiba, asıl sorun bu!
Neyim, ne olacağımÜlkenin en güçlü adamıydı...
Boru mu; Cumhurbaşkanı'ydı...
Milyonlarca insan ona dokunabilmek, bir kare fotoğraf çektirebilmek için deliriyordu.
Aynı zamanda "başkomutan"dı!
Ülkenin sahip olduğu nükleer silahların şifresi bir tek onda vardı!
Dünyanın en gösterişli saraylarından birinde oturuyordu.
İstediği zaman, istediği cumhurbaşkanıyla, başbakanla, hatta kralla görüşebiliyordu.
O şimdi... Cezaevinde!
★★★
Nicolas Sarkozy'den söz ediyorum.
2007-2012 yılları arasında beş yıl süreyle Fransa Cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.
Dediği dedik, çaldığı düdüktü.
Azılı bir Türk düşmanıydı...
En büyük icraatı, "Ermeni soykırımı olmamıştır" demeyi suç haline getirmesiydi.
2007'de cumhurbaşkanı seçildiği kampanyanın Libya'nın eski lideri Kaddafi tarafından finanse edildiği ortaya çıktı.
Yıllarca Elize Sarayı'nda oturmuştu; şu saat itibarıyla La Sante Cezaevi'nde izbe bir hücrede...
★★★
Sarkozy'nin başına gelenler bugünün tüm "muktedir"lerine ders olmalı...
aldıysan, çırptıysan, rüşvet aldıysan, ihalelerden pay kaptıysan, ülkenin doğal zenginliklerini birilerine peşkeş çektiysen, seçim kazanmak için her haltı yediysen...