Türkiye'nin dost elini tutmayan kaybeder

Alman otomotiv devi Volkswagen, kendi ülkesinde fabrika kapatmaya hazırlandığını duyurdu, dün de '2029'a kadar iş güvencesi' verdiği sendikalarla olan toplu sözleşmeleri feshetti.

Alman ekonomi gazetelerine göre şirket, 'akıllı otomobil' teknolojisine, özellikle de yazılım tarafında geri kaldı.

Çin'in ucuz elektrikli araçları nedeniyle rekabette zorlanıyor.

Handelsblatt gazetesi, bu yüzden bazı yan markaların yeni modellerin iki yıldır geciktiğini yazdı.

Hatırlayacaksınız, Grup, 2019'da Türkiye'de fabrika kurma kararı almıştı.

Bunun için şirket kurmuş ve devletten Manisa'da yer tahsisi de sağlanmıştı.

Ancak Türkiye, PKKYPG terörüne karşı Suriye sınırının ötesine harekatlar başlatınca vaz geçti.

Dönemin şirket yöneticisi Herbert Diess, kararı 'siyasi gerekçelerle' aldıklarını gizlemedi.

Hatta, büyük ilkesel gerekçeler öne sürdü: "Şirketler, uluslararası hukuk ve insan haklarının sadece hükümetlerin sorumluluğunda olduğunu düşünürse, piyasa ekonomisi etik temellerini kaybeder. Volkswagen, Suriye'nin kuzeyindeki askeri çatışma konusunda Alman hükümeti ve Avrupa Birliği'nin değerlendirmelerini paylaşıyor. İnsanlar öldürüldüğü sürece, bir savaş alanının yanı başına kazma vurmayacağız. Bir otomobil fabrikası kurmanın amacı bir hükümetin ayakta kalmasını sağlamak değildir."

Oysa Diess, bu büyük lafları ederken, aynı anda şirketin başka ülkelerde devam eden 'köle işçi çalıştırma' davalarıyla uğraşıyordu.

Brezilya'da askeri diktatörlük döneminde köle çiftliği işletmek, işkence, cinayet ve tecavüz davasına, Çin'de iş yaptığı (ABD'nin de yaptırım listesine aldığı) fabrikalarda Uygur Türklerinin zorla çalıştırıldığı iddiaları eklenmişti.

Belki biraz da bu yüzden; bir yıl sonra pişmanlık sözleri çıktı ağzından: "Ben orada fabrika açılması taraftarıydım ve hala da öyleyim. Türkiye jeo-stratejik açıdan Avrupa'nın vazgeçebileceği bir ülke değil. Ben AB ve Alman hükümeti ile Türkiye konusunda farklı düşünüyorum. Biz Türkiye'yi AB'ye entegre edip, bu ülkedeki gücümüzü artırma konusunda daha iyisini yapabilirdik."

VW, Çin'deki liderliği kaptırdığı BYD'ye Türkiye'de kuracağı fabrika arazisini de kaptırdı.

Şimdi kendi ülkesinde fabrika kapatıyor, işçi çıkarmaya hazırlanıyor.

Türkiye ise aynı yatırımı başka yerden alabiliyor.

Üstelik Avrupa'nın 'geri kaldığını' itiraf ettiği teknolojileri geliştirme fırsatını yakalıyor.

Önceki gün Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, Alman şirketi Siemens'in de Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nde kullanılacak cihazları geciktirdiğini açıkladı ve "Bunun mutlaka bir bedeli olacak" dedi.

Biz de 2021'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kullandığı şu ifadeyi hatırlıyoruz: "Türkiye'nin uzattığı dost elini tutanlar bugüne kadar hep kazançlı çıktı. Yaptırımlarla, tehditlerle, şantajlarla, yıldırmalarla bizi engellemeye çalıştılar ancak hiçbirine eyvallah etmedik."

TÜRKİYE-MISIR İLİŞKİLERİNE TEYİT...

Salı yazımda Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Türkiye'ye gelişine ilişkin, bunun İsrail saldırganlığının yarattığı bölgesel tehditle zorunlu hale geldiği, Mısır halkının da bunu ve Türkiye'nin Mısır'daki darbeden sonra geçen 11 yılda ödediği siyasi ve ekonomik bedelleri anlayacağına inandığımı belirtmiştim.

Mısır'da darbeye maruz kalan Müslüman Kardeşler'in basın sözcüsü Talat Fehmi, BBC Türkçe'ye verdiği mülakatta bu tespitleri doğruladı.

Şöyle dedi: "Şüphesiz ki, Gazze'deki olayların ve yaşanan saldırıların iki ülke arasında daha fazla yakınlaşmaya yol açtığı bir gerçek. Bu olay, sadece Mısır ve Türkiye'yi değil, tüm bölgeyi ve dünyayı etkileyen bir durumdur. Ayrıca, iki ülke arasındaki ortak çıkarlar ve bölgesel roller, örneğin Akdeniz gazı ve Libya krizi gibi meseleler de bu yakınlaşmayı destekliyor. Mısır devleti ile ilişkileri, darbeci bir kişiyle olan ilişkilerden ayırt etmek gerekir. İki ülke arasındaki işbirliği, her iki halkın da çıkarına hizmet eder."