ABD seçimlerine yönelik Avrupa ve Türkiye'nin bakış açısını anlamaya dair aralıklı bir iki yazı yazmıştım.
Avrupalı analistler, son bir yıldır "2. Trump Dönemi"ne hazırlık yapılmasını Avrupalı politikacılara öneriyorlardı.
Buna rağmen İngiltere bile son ana kadar Harris'e yatırım yaptı.
O kadar ki, iktidardaki İşçi Partisi, gayriresmi de olsa ABD'ye bir heyet göndererek Harris kampanyasına destek verdi.
Trump buna "seçime yabancı ülke müdahalesi" diye resmen şikayet edene kadar.
ABD'de İngiltere'nin neredeyse Rusya ile aynı kefeye konulması görülmüş şey değildi...
Almanya ve Fransa nispeten dengeli gitti.
Sonucu beklemeyi tercih ettiler.
Harris'in kazanmasını umdular ama Trump'ın hışmını çekmekten de kaçındılar.
Türkiye de benzer bir politika izledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık dönemi boyunca Washington'da Başkan Biden'a resmi ziyaret yapmadı, Biden da Türkiye'ye gelmedi.
Hatırlayacaksınız iki yıl önce BM zirvesi sırasında ikili görüşme gündeme geldiğinde, Erdoğan, "O Biden ise ben de Erdoğan'ım" diyerek, görüşme için çaba sarf etmeyeceğini açıkça söyledi.
Buna rağmen, seçim yaklaşırken, geçen sonbaharda Biden'a bir ziyaret planlandı.
Ama yine hatırlayacaksınız, Erdoğan 7 Ekim sonrası İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırıma varan saldırıları başlatması üzerine, ziyareti iptal etti.
Erdoğan, seçim kampanyası sırasında da BM zirvesi için ABD'ye gitti.
Ama ne Trump'la ne de Harris'le görüştü.
Trump'ı sadece suikast girişiminden sonra "geçmiş olsun" demek için aradı.
Ama Ankara ABD seçimlerini çok yakından izledi.
Göstergelerin Trump'ı işaret ettiğini de erken gördüler.
Buna rağmen renk vermedi Ankara.
Trump'ın yeni sayfa açma ihtimaline göre de senaryolar tartışıldı...
Birinci dönemi gibi davranması ihtimaline göre de...
Sadece Türkiye ile ilişkileri düşünülmedi, Avrupa ile ilişkilerine dair olasılıklar da değerlendirildi...
Rusya ve Çin'e karşı tutumuna dair olasılıklar da...
Ve elbette İsrail'in saldırganlığına karşı olası tutumu, Suriye'deki ABD varlığının geleceğine dair olası adımları da...
Ankara bu yüzden sonucu, deyim yerindeyse 'çekirdek çitleyerek' bekledi.
Şimdi de Trump'ın kabinesini, ulusal güvenlik ekibini oluşturmasını bekliyor.
Zira en önemli muhatapları dışişleri ve güvenlik ekibi olacak Ankara'nın.
Temel beklentiler var elbette.
İsrail saldırganlığının durdurulması ve Filistin'de çözüm sürecinin başlatılması.
Rusya-Ukrayna savaşında önce ateşkes ve ardından diyalog ve barış sürecinin devreye girmesi.
ABD'nin Suriye'deki varlığı ve Suriye'nin istikrara kavuşması.
Bütün bu süreçlerde Türkiye ile diyalog ve işbirliği içinde olunması, ki bu zaten kaçınılmaz.
Ayrıca, ABD'de Türkiye'yi yargılatmaya kalkan Trump, aynı yargının kendisine karşı nasıl kullanıldığını da gördü.
Bu konuda düşüncesi değişmiş mi, onu da göreceğiz.
Bu başlıkların her birinin ayrıntıları da önemli.
Ama bunlar 'ikili görüşmeler' sırasında ortaya konacak.
Erdoğan ve Trump, 'kavga ederken' bile 'ikili görüşebilen' liderlik özelliğine sahip.
Erdoğan, seçim zaferinden sonra Trump'ı telefonla arayarak tebrik eden ilk liderlerden biri oldu.
Biden döneminin aksine, Trump'la karşılıklı resmi ziyaretlerin erken başlayacağı ve sık olacağı izlenimine sahibim.
Daha önce iki lideri karşı karşıya getiren konular, bugünün şartlarında 'küçük' kaldı.
Bu yüzden daha pozitif gündemle başlama ihtimali de yüksek.
Elbette burada 'ekiplerin çalışması' da çok önemli olacak.
O yüzden Ankara şimdi Trump'ın ekibini görmeyi bekliyor.
BU SIRADA MUHALEFETTE OLANLAR
CHP'nin DEM Parti'ye ayırdığı kontenjandan seçilen Esenyurt Belediyesi'ne ve DEM'li diğer 3 belediyeye kayyım atanması sonrası CHP Genel Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı DEM'lilerle birlikte kürsüye çıktı.
DEM'liler CHP'nin siyasi kodlarına nükleer bomba etkisi yapacak açıklamalar yaptı, dinlediler.
CHP'de 'devletçilik' ve 'milliyetçilik' ilkelerini önemseyen gruplar küplere bindi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin eğlenceye yüzlerce milyon lira harcaması belgeleriyle ortalığa saçıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi daha yüksek ihalelerle daha fazla konser ve eğlence düzenlemesine rağmen oradan çıt çıkmadı.