İşler iyi gidecek görüntüsü almıştır.
Dün CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "derhal erken seçim" açıklaması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını teyit etmesinden;
Hazine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "Enflasyonda düşüş 2025 yılında güçlü şekilde devam edecek" açıklamasından;
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, "2025 sonunda yüzde 21'i hedefliyoruz. Son çeyrekte kira enflasyonu da yavaşlayacak" bilgilendirmesinden;
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan'ın, "ekonomideki sıkıntıların aşılması noktasında çok değerli bir süreçten geçiyoruz. Disiplini elden bırakmamalıyız" açıklamasından sonra geldi.
Türkiye ekonomideki sorunları aşma yolunda 'sonuçları öngörebilme' aşamasına geliyor.
Daha fazlası için sonuçları görmeye başlaması olacak.
Bunun için gelecek 4 ayın büyük önemi var.
AK Parti'nin ilk hedefi, mayısa kadar ekonomide iyiye gidişi ve aynı sıralarda yapacağı parti kongresinde de 'yenilenme'yi ortaya koymak.
Ekonomi ve siyasetin rüzgarını birleştirmek...
Ve aynı süre içinde, 'sırtını terör örgütüne yaslayan' siyasetin 'Türkiye siyaseti'ne dönüşümü için 'samimi çabasını' halka iyice göstermek istiyor.
Milli birliği güçlendirmek ve 'Terörsüz Türkiye' hedefi için daha güçlü bir süreç olacak gibi...
Bununla birlikte, örgüte yaslanmak veya örgütün terör yapma çabalarına karşı hukuki ve askeri uygulamaları sürdürmeye de kararlı.
Zira son açıklamaların 'terörle ve terör yandaşlığıyla mücadelede duraklama, geri adım, boşluk' olarak anlaşılmaması gerekiyor.
O yüzden, mücadelenin devamının 'yeni ortamı bozacağı' gibi bir endişe de yok.
CHP ise bütün bunları bir 'risk' olarak görüyor.
Zira ekonomideki kırılganlık ve seçimde görülen AK Parti'ye yönelik tepki CHP'ye yaramıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu durumu çarşamba günkü AK Parti TBMM Grubu toplantısında 'özeleştiri' olarak dile getirmişti.
CHP için ikinci önemli risk ise MHP Lideri Bahçeli'nin, terörün bitirilmesi adına DEM Parti'ye açtığı pencere ve Erdoğan'ın da bunu "Cumhur İttifakı'nın ortak politikası" olarak nitelemesi.
Son Cumhurbaşkanlığı seçimi ve iki yerel seçimde CHP'nin DEM Parti ile 'siyasi paylaşıma' dayalı ittifakı için bu da 'risk' olarak görülüyor.
DEM Parti'nin son tahlilde Cumhur İttifakı'na destek vermeyeceği, ancak HDPDEM Parti seçmeninin önemli bir kısmının daha önce oy verdiği Erdoğan'a yeniden yüzünü dönebileceği değerlendiriliyor.
Ve gerçekte de bu yönde bir eğilim görülmeye başlandı bile.
Netice;
Muhalefet ne zaman 'zamansız seçim' ister, iktidar iyi yolda demektir.
CHP'DE İÇ BÖLÜNME İÇİN İKTİDARA İHTİYAÇ YOK
CHP içinde '4 parçalı' gruplaşma 'gerginlik' aşamasından 'çatışma' aşamasına geçmeye başladı.
Daha önce yazmıştım, 'yeni medya' oluşturma girişimleri de bunun bir parçası.
Şunu söylemeliyim;
CHP adına rol üstlenenlerin 'iktidar bizim içimizi karıştırıyor, fitne çıkarıyor' savunmaları dayanaksız.
CHP'de iç kavgalar için iktidarın çaba göstermesine ihtiyaç yok.
Kendi kendilerine halleniyorlar...
Bugün de olan bu...
ABB Başkanı Mansur Yavaş 'konser' meselesini izah etmeye çabalarken nasıl çuvalladıysa, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da 'kreş' çarpıtmasında daha hazin bir çuvallama yaşıyor.
Her ikisinin derdini de Genel Başkan sıfatıyla