Fatih Erbakan, CHP-DEM ittifakına kazandırmak istiyor

Mayıs 2023 cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri öncesi, YRP Yeniden Refah Partisi, 24 Mart'ta Cumhur İttifakı'na katıldı. Katılım protokolünü AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin ve YRP Genel Sekreteri Suat Pamukçu imzaladı.

5 YRP'li, Genel Başkan Fatih Erbakan, Suat Pamukçu, Ali Yüksel, Mehmet Aşıla ve Doğan Bekin milletvekili seçildi.

31 Mart 2024 yerel seçimleri için de AK Parti ve YRP arasında ittifakı devam ettirme görüşmeleri yapıldı.

Ancak görüşmeler 'talepler' nedeniyle tıkandı.

Cumhuriyet gazetesi, YRP'nin Istanbul'da 'kent lokantaları'nı istediğini yazdı.

YRP Genel Başkanvekili Doğan Aydal, AK Parti'den, "Kocaeli ve Sakarya büyükşehir belediyeleri ile 35 ilçe belediye başkanlıklarının kendilerine verilmesini" istediklerini açıkladı.

Bu süreçte, YRP, AK Parti'den aday olmak isteyip olamayan Kasım Gülpınar ve Faruk Septioğlu gibi isimleri transfer etti; Şanlıurfa ve Elazığ'dan aday gösterdi. Daha önce eski AK Parti milletvekili Suat Kılıç da Genel Başkan Yardımcısı olmuştu.

Parti içinde, "Hem AK Parti'nin eskilerini alıp aday yapıyoruz hem AK Parti ile ittifak yapmıyoruz, bunun izahı yok. Bu yaptığımız sadece AK Parti'ye kaybettirmek için yapılmış olabilir" tepkileri oluştu.

20 Şubat'ta, Cumhur İttifakı'na katılım protokolünü imzalayan YRP Genel Sekreteri, Kurucular Kurulu üyesi ve İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu'nun YRP'den istifası da bunun göstergesi oldu.

Pamukçu, gerekçe olarak, "aday tespitinde partinin temel görüşü yerine 'oy hesabı' yapıldığını, partinin son genel seçimlerden sonra kuruluş inancı ve felsefesinden uzaklaştığını, inancımızla uyumlu olmayan adayların gösterildiğini" belirtti.

Nihayet Genel Başkan Fatih Erbakan da, aynı gün seçim tahminlerini açıklarken, "İstanbul'da Ekrem Bey kazanabilir. Özellikle Fatih, Üsküdar, Eyüp gibi ilçelerde sürpriz yapabilirler. Ankara'da ise Mansur Yavaş'ın rahat alabileceğini tahmin ediyorum" dedi.

Bu, Erbakan'ın, AK Parti ve Cumhur İttifakı'na karşı CHP-HDPDEM ittifakına kazandıracaklarının bilincinde olduklarını gösteriyor.

YRP seçmeni, Erbakan'ın oğlunu mu, ilkelerini ve hedeflerini mi tercih edecek

Merhum Necmettin Erbakan'ın 'milli sanayi' hayali KAAN milli savaş uçağı olarak uçarken, 'lokanta' peşinde koşanlara ne diyecek

YUNANİSTAN'DA BİR 'ASİMİLE' PORTRE

Batı Trakya Türklerinin efsanevi lideri merhum Sadık Ahmet'in hayatını konu alan TRT ortak yapımı 'Sadık Ahmet' filminin hatırlattıkları üzerine aldığım notları bugüne kadar yazamadım.

Notlarımın başında şu vardı:

"Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde normalleşmenin yolu karşılıklı askeri ve siyasi adımlar değil, Yunanistan'ın Batı Trakya Türklerinin hak ve özgürlüklerine saygı duyulmasıdır. Kendi vatandaşı olan Türklere karşı 'Türk alerjisi'ni tedavi etmeyen Yunanistan, Türkiye ile kalıcı iyi ilişki kuramaz. Batı Trakya vakıf yönetimleri, müftüler ve milletvekillerinin seçimine müdahale etmek, 'işbirlikçi' yaratıp atamak kendi iç istikrarı için de sürdürülebilir değildir."

Notları yeniden gündemime alınca, Türkiye ve Yunanistan'dan yayın yapan Batı Trakya medyasına, orada okuduklarımdan da Yunan medyasına göz attım.

Karşılaştıklarım, Yunanistan politikalarında en küçük bir değişim olmadığı, merhum Sadık Ahmet'in mücadele ettiği 'ırkçı gericiliğin' devam ettiğini gösteriyor.

Doktor Sadık Ahmet, Yunanistan'ın bu sadece Türkiye'ye, Türklere değil demokrasiye, AB ilkelerine ve kendi vatandaşlarına saygısızlığının başlı başına en çarpıcı örneğidir.

Yunan hükümetinin Batı Trakya Türklerine yönelik ayrımcılığına karşı sivil eylemleri ve 'Türk' dediği için kısa ömrünün çoğunu davalar ve hapislerle geçirdi.

1989 ve 1990'da bağımsız milletvekili seçildi,

Yunanistan, seçilmesini engellemek için seçim barajı koydu.

Nihayet, 24 Temmuz 1995'te (Batı Trakya'daki azınlığın haklarını koruyan Lozan Barış Antlaşması'nın 73. yıldönümünde) 48 yaşındayken şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

1995'te son yazılarından birinde, Yunanistan'ın politikasını şöyle özetlemişti:

"Yunanistan'ın politikası, 2 ana başlık altında toplanır: Türk toplumunu göçe zorlamak. Göç etmezlerse asimile etmek."

İsrail'in Filistin politikası gibi...

Geçen yıl Türkiye gibi Yunanistan'da da seçimler yapıldı.

Batı Trakya'dan 4 Türk milletvekili seçildi.

Radikal sol Syriza partisinden Özgür Ferhat ve Hüseyin Zeybek, sosyalist PASOK'tan Burhan Baran ve İlhan Ahmet...

Batı Trakya medyasında bu isimleri tararken, merhum Sadık Ahmet'in "Türkler göç etmiyorsa asimile edilmeli" dediği Yunan politikasının 'başarılı' bir örneği ile karşılaştım: İlhan Ahmet...

Önceki dönemde de milletvekiliymiş.

Türkiye Konsolosluğu'nun Batı Trakya Türklerinin Lozan'a dayalı haklarını koruma çabalarına, Türklerin kendi müftülerini seçme haklarına karşı çıkmış.

Müslüman Türk azınlığın dini kurumlarını zedeleyen, hukuki özerkliğine darbe vuran soru önergeleri vermiş.

Türklerin seçtiği değil, Yunanistan'ın atadığı vakıf yöneticilerini kabul etmiş.

ABD Dışişleri Bakanlığı'na Batı Trakya Türkleri hakkında gerçek dışı bilgiler verdiği WikiLeaks belgelerinde ortaya çıkmış.

Türkiye'nin Batı Trakya Türk Azınlığı üzerindeki garantör rolünü tartışmaya açmış.

Türkiye medyasına 'silahlanma karşıtı' mesajlar verirken, Yunanistan'ın silahlanma törenlerine katılmış.

Bu yüzden, 2022'de Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu'ndan "kişisel çıkarları uğruna azınlık toplumu aleyhinde hareket ettiği" gerekçesiyle ihraç edilmiş.