İngiltere'de The Guardian'ın "Mossad, İsrail'in savaş suçlarını soruşturan Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni tehdit etti" haberi önemli.
Birincisi, haberdeki bilgilerin, Guardian ile birlikte bir İsrail-Filistin yayını olan '972 Magazine' ve İbranice yayın yapan 'Local Call' tarafından üzerinde çalışılan "İsrail istihbarat kurumlarının 10 yıldır UCM'ye karşı yürüttüğü gizli savaşa" dair araştırmada elde edilmiş olması.
İkincisi, bu bilgilerin "İsrailli çok sayıda kaynak" tarafından doğrulanmış olması.
Üçüncüsü de, İsrail'in istihbarat örgütleri üzerinden 'hedef' kişi ve kurumlara 'hangi yol ve yöntemlerle' baskı ve tehditlerde bulunduğu...
Haberdeki olay, 2015'te Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te İsrail vatandaşlarının işlediği suçlarla ilgili UCM'nin yürüttüğü soruşturma.
İsrail, bu soruşturma sonucunda 'emsal karar' çıkmaması için UCM eski savcısı Fatou Bensouda'yı hedef almış.
İsrail'in dış istihbarat teşkilatı Mossad'ın o dönemki başkanı Yossi Cohen, başsavcının peşine düşmüş.
Bensouda, UCM'nin üst düzey yetkililerine durumu bildirmiş, Cohen'in kendisini etkilemeye yönelik girişimleri olduğunu, bunun tehditkar bir hal almasından endişe duyduğunu söylemiş.
Cohen'in, "Kendinin ya da ailenin güvenliğini tehlikeye atacak işlere bulaşmak istemezsin" diyecek kadar ileri gittiğini bildirmiş.
Cohen ayrıca, Bensouda'nın aile üyelerini de incelemiş ve kocasına ait gizli kayıtları elde etmiş, bunları savcının itibarını sarsmak için kullanmaya çalışmış.
Üç yayın organının araştırmasının tamamı yayınlandığında, bu yöntemlerin ayrıntılarını da öğreneceğiz.
Ama şimdi durup düşünme zamanı.
ABD'de cezaevinde 'intihar ettiği' açıklanan, küçük yaştaki kızları 'dostlarına servis etmek'ten hüküm giymiş finans, siyaset ve Hollywood ünlüsü Jeffrey Epstein, bu hakkında ne tür dosyalar biriktiriyordu
Zira Epstein'in kitabını yazan The Miami Herald muhabiri Julie K. Brown, Epstein'ın İsrail istihbaratı ile ilişkisini deşifre etmiş; hayat arkadaşı ve ahlaksız organizasyonunda 'iş' ortağı Gislaine Maxwell'in müteveffa babası eski medya devi Robert Maxwell'in de aynı pozisyona sahip olduğunu yazmıştı.
Katliama karşı çıkan, eylem yapan, yetkisini kullananların doğrudan ve en kaba biçimde tehdit edildiklerini görüyoruz.
Bu kabalıkla tehdit edilmediği halde susan veya İsrail'i destekleyen 'devlet adamı, siyasetçi, bürokrat ve bilumum ünlüler' nasıl bir dosya biriktirmiş olabilir
İSRAİL, BM ÜYELİĞİNDEN ÇIKARILABİLİR Mİ
Bu başlığın 'Rusya'lı hali 24 Eylül 2022'de Euronews'un başlığıydı.
New York'taki BM 77. Genel Kurul toplantılarında, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern tarafından dile getirilmişti.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD, İngiltere, Sovyetler Birliği, Fransa ve Çin, 1945'teki Yalta Konferansı'nda öyle bir düzen kurmuştu ki, sadece yendikleri Almanya'yı değil dünyanın tamamını 'vesayet' altına alacak şekilde kendilerine 'onay ve veto' yetkisi tanımıştı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, o günden sonra hiçbir ülke için 'güvenlik' sağlamadı.
Aksine her biri, elinin yettiği her yerde 'güvenlik sorunu' yarattı.
Filistin'in tanınması da BMGK üyelerinin onayına bağlı, bir ülkenin 'ihraç' edilmesi de!
Avrupa'dan gelen son tanıma kararlarıyla, 193 üyeli BM'de 145 ülke Filistin'i tanımış oldu.
Ama 'beşli' Güvenlik Konseyi kararı olmadığı için BM üyesi devlet haline gelemiyor.
İsrail'e karşı korunma veya kendisini koruma gücüne sahip olamıyor.
Ukrayna'yı işgal girişimine başlar başlamaz Rusya'nın 'ihraç edilmesi'ni konu edinenlerden hiçbiri, İsrail için aynı tartışmayı yapmıyor.
Üstelik İsrail, BM kürsüsünden BM Sözleşmesi'ni 'kağıt kıyma makinesinden geçirdiği' halde!
Sembolik olarak Filistinlileri kıyıma uğrattığını da pervasızca göze sokacak şekilde...
İSRAİL'DE ARAMADIĞINIZ İNSAN HAKLARINI BAŞKA ÜLKELERDE NASIL ARAYACAKSINIZ
ABD ve Avrupa, 'ileri medeniyet seviyesini oluşturan değerler ve ilkeleri' üretmekle övünüyor, dünyayı bu değerlerle daha iyi bir yer haline getirme mücadelesi verdiklerini savunuyorlardı.
Esasen, bu değerleri kullanarak kendileri dışındaki 'orman' diye niteledikleri ülkelere üstünlük kurma, onları baskı altına alma politikası yürütüyorlardı.