Ders alınırsa tarih tekerrür etmez

Terör örgütü 41 yıl Türkiye'nin kanını emdikten sonra kendini feshetme kararı aldı. Henüz açıklamadılar, karara itirazları giderme catışması yaşıyorlar ama Türkiye açısından maksat hasıl olmuştur.

Fiilen 'feshettirildiğini' DEM de kabul ettiğine göre...

Bunun için Türkiye'ye Tayyip Erdoğan iktidarının gelmesi gerekti.

"Geçmişten adam hisse kaparmış...

Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi

Tarihi 'tekerrür' diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi"

İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un binlerce kitap değerinde şiirlerinden biridir bu.

Beş bin senelik kıssadan ancak yarım hisse alabilecek kadar nasipsizleşince, 'imparatorluk' kaybedileceğinin tanığıydı Akif. Yeni kurulan Cumhuriyet'in daha fazla hisse alması adına yazdı bunları...

Geçen yüzyılda belki biraz daha fazla hisse aldık kıssadan. Ama terörle mücadeleye bakınca, bugüne kadar sürmesi bile hak ettiğimiz kadar almayı başaramadığımız da ortada.

Bugün Türkiye, terörün kaynağını, istismar alanlarını, 'sahiplerini' ve fırsatçılarını artık tanıyor.

Başını kaldırdığında başını ezecek, hesabını da terörün sahibine kesecek güce de sahiptir. Bu duruma gelebildiği için terör örgütünü bitirdi.

ŞİMDİ...

Bedeli kanla ve nesillerin geleceğinin çalınmasıyla ödenmiş 41 yıllık kıssadan da yarım hisse çıkarırsak tarihin tekerrür etmesi de kaçınılmaz olur.

Bugünkü noktaya, terörün başını ezecek, onu kendini feshe mecbur bırakacak 'yerli' imkan, kabiliyet ve düşüncedeki silahlı kuvvetlerle; istihbarat organizasyonuyla; diplomasiyi etkin kullanmayla ve bütün bunları sağlayan 'siyasi irade' ile gelindi.

Bu yerli, milli değerlere dayalı gelecek vizyonuna sahip 'irade'nin bir 'devlet iradesi' olarak devamını sağlarsak, bu kanlı tarih tekerrür etmez.

TERÖR NASIL VAR OLAMAZ

Terör örgütleri, dış siyasi, istihbarat desteği olmadan hayatta kalamaz.

Dünyanın hiçbir yerinde 'iç kaynaklarla' hayatta kalabilen terör örgütü, hatta muhalif örgüt yoktur.

Terörün patronları, ancak örgütleri kendilerine maliyet üretmeye başladığında vazgeçerler.

Onları vazgeçirmenin tek yolu, örgütü yenmek ve hesabını patronlarından sorarak onlara 'maliyet' ödetmekle mümkündür.

Bugün olan budur.

SOLCULAR, 'AKP-MHP FAŞİZMİ' SİZİ DE PKK'DAN ÖZGÜRLEŞTİRDİ

Dünden beri ekranlarda 'Erdoğan muhalifi' olmakla hayatlarını sürdüren kimi siyasetçileri, ekran yüzlerini izliyorum.

Terör örgütünün kendini feshetmesini kimi 'yetersiz' buluyor, kimi 'Kürt oyları' için yaptığını öne sürüyor, kimi "AKP'nin otoriterleşmesini hızlandıracağı" safsatasını sürdürüyor.

Milletin fark etmediğini sanıyorlar.

Düne kadar kanlı terör saldırılarına 'yaratıcı yıkım' olarak 'bilimsel meşruiyet' kazandırmak için nefes ve kalem tüketenleri savunuyorlardı... Düne kadar, 'Kürtlere özerklik' savunucusu olarak 'harita çizecek' kadar bölücülük yarışına giriyorlardı.

Düne kadar terör saldırılarını haber yaparken, konuşurken 'örgütün adını' anmadan sanki 'saldırı kendi kendine olmuş' gibi davranıyorlardı.

Düne kadar PKK'nın terör örgütü değil 'siyasi parti' olduğunu iddia ediyorlardı.

Düne kadar PKK'nın, Türkiye'nin iç sorunlarından ortaya çıktığını savunuyorlardı.

Düne kadar Türkiye'yi 'AKP-MHP faşizmi'nin yönettiğini bağırıyorlardı.

Uzatmak mümkün...

Yani terör örgütünün hükümlü elebaşı Abdullah Öcalan'ın ürettiği, Kandil'deki elebaşları ve siyasetteki uzantılarının kullandığı kavramları, iddiaları, söylemleri kullanıyorlardı.