Önceki gün AKŞAM'ın manşetiydi; ABD bunca uçak gemisini, B12 ağır bombardıman uçaklarını ve mühimmatını, füzelerini İsrail kıyılarına kimin için yığdı
Mesele İsrail'i korumaksa, balistik füze savunma sistemini göndermişti zaten.
Ama anlaşılan, İsrail'in saldırılarına karşılık veren olursa, isim verelim, İran'ı vurma planı da hazır.
Güçlü ülkelerin, birbirleriyle savaşlarını 'üçüncü bölgelerde' verdikleri ve bunun için doğrudan kendi silahlı güçleri yerine 'proxyuzak sunucu' dedikleri 'vekil güç' kullandıkları bilinir.
Bu vekil güç, bazen doğrudan üçüncü devletler ama çoğunlukla devlet dışı organizasyonlar olur.
İran'ın Hizbullah'ı, ABD'nin Suriye'de PKKYPG'yi kullanması gibi.
Vekil güç, asıl gücün çıkarlarına hizmet eder.
Gerektiğinde kendisine zarar gelmesini, maliyet ödemeyi de kabullenir.
ABD ile İsrail arasında bir vekil güç konuşulacaksa, İsrail'in ABD'nin vekil gücü olduğundan söz edilebilir olmalıydı.
Ama İsrail adına 'saldırı' durumuna geçtiğinde 'vekil güç' tanımı artık ABD için geçerli olur.
ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarları için İsrail'i koruması anlaşılabilir.
Ama İsrail'in vahşette bu kadar ileri gitmesine kol kanat germek ABD'ye nasıl bir yarar sağlıyor
Açık ki, sağlamıyor.
Aksine zarar veriyor.
Buradan bakınca, ABD siyaseti de bu 'vekil güç' konumundan uzakta değil.
Zira İsrail ABD yönetimi ve siyasetine dilediğini yaptırabiliyor, yaptıklarını savundurtabiliyor ama ABD yönetimi ve siyaseti İsrail yönetimine bırakın bir şeyler yaptırtmayı, 'dur', hatta 'bekle' bile diyemiyor!
ABD'nin -en azından kendi halkının çoğunluğunu inandırdığı- demokrasi, özgürlükler, adalet ve insan hakları savunuculuğu iddiasını toprağa gömüp, üzerine beton döküyor.
Kimin veya neyin adına
Değerlerini kaybeden ülkelerin önce kabiliyetlerini sonra da güçlerini kaybetmesi sadece zaman meselesidir.
İŞÇİNİN EMEKLİLİK PRİMİNE ÇÖK, EĞLENCEYE HARCA!
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet Bayramı için 69 milyon TL konser parası ödeyecek.
Başkan Mansur Yavaş, parayı inkar edemedi, "Daha ödemedik, inceleyeceğiz" demekle yetindi.
Ne yapacak
Müteahhidi arayıp, "Yahu milletin diline düştük, sen şu faturayı biraz kıs" mı diyecek
"Başkan, batarız. İhale yaptık, fiyatı verdik, onayı aldık. Şarkıcıya, davulcuya, zurnacıya para verdik" cevabı almayacak mı
Belki, "Başka yerden çaktırmadan kapatırız" diyerek ikna edecek, rakamı düşürecek...
Sonra önümüzdeki ballı ihalelere bakacağız!
Ne demişti İstanbul'daki mevkidaşı, "İstanbul nimet nimet"...
Ama Ankara'nın nimetleri yetmiyor demek ki, işçinin primine çökmeye kadar geliyor sıra...
Birkaç günlük eğlence için 69 milyona onay veren Ankara Büyükşehir Belediyesi, kendi işçisinin, memurunun 'gelecek güvencesi' olan SGK primlerini yatırıyor mu dersiniz
Yazık ki hayır.
Geçen mart ayında 'SGK yüzsüzü' belediyeler açıklanmıştı.
Aralarında AK Partili belediyeler de var.
Ama borçlu başka yüzsüz başka.
Yüzsüz, borcu olduğu halde har vurup harman savurana denir.
ABB, mart ayında 5,7 milyar TL borçluydu SGK'ya.
Diğer borçluların çoğu, adları ortaya atılınca apar topar ödeme kuyruğuna girdiler SGK ile.
Ama Mansur Yavaş'ın belediyesi, marttan sonraki 5 ayda borcunu 2,6 milyar TL daha biriktirdi!
Eh, 8,3 milyar TL SGK'ya borç takılmış, bunun içinde 69 milyon çerez parası...
SGK borcu deyince sıradan bir 'devlete borç' gibi anlaşılıyor ya.
Yanlış.
SGK primi, işçinin, memurun emeklilik güvencesi demek.
Çalışanların primi yatırılmadığında SGK açığı Hazine'den kapatmak için hükümetlerin kapısına dayanıyor.
Hükümetler de Hazine'den para verirken eli sıkı davranıyor.
Olan emeklilere oluyor.
Suçlu da hükümet oluyor!