Uğur Mumcu'nun can dostu...

Cumhuriyet, büyük bir emekçisini yitirdi. İlgi duyduğu her alanda üreten Ali Sirmen, yaklaştığını bildiği, hatta karşılama hazırlıklarını tamamladığı ölüme, yaşamdan hiç kopmadan "merhaba" dedi.

Beyni, yıllara hep birikim gözüyle baktı ama bedeni ona ayak uydurmadı.

Kalemi, yüreği, beyni ve sesi hiç yaşlanmadı.

"Kalem" sözcüğünü bazı insanlar için "kale-m" diye yazmak gerekir.

Kaledir kalem.

Ali Sirmen, "Kalem benim kalemdir. Kimseye teslim etmem" diye yaşayanlardandı.

Demir parmaklıkların ardından yazarken, yazılarını yayımlamanın başka yolu olmadığı için, adını değiştirdi, düşüncelerini değiştirmedi.

Çok geniş bir açıdan baktı hep, olaylara, konulara, Türkiye'ye, dünyaya...

Köşesinin adı her şeyi özetliyor zaten:

Dünyada Bugün!

Ali Sirmen'le meslek büyüğümüz olarak pek çok kez bir araya geldik. Cumhuriyet'in toplantılarında, toplantı sonrası akşam buluşmalarında, gazetenin durumundan siyasete her şeyi konuştuk. Hep akıl, bilim ve Cumhuriyetten yana olurdu.

2019 yılı aralık ayında Uğur Mumcu'yu yazmak üzere saatlerce konuştuk Ali ağabeyle. Cihangir'deki kitaplarla ve anılarla yüklü evinde buluştuk. Uğur Mumcu, İstanbul'a geldiğinde Ali Sirmen'in evinde kalırdı. Oturduğu koltuk hâlâ yerinde duruyordu. 1964 yılında Ankara'da, o dönemin meşhur münazaralarında tanışmışlardı. Ali Sirmen İstanbul'dan gelmiş. Uğur Mumcu'nun ekibiyle karşı karşıya! İyi kapışmışlar. O gün başlayan dostluk Uğur Mumcu'nun alçakça bir saldırı sonucu öldürüldüğü güne dek kesintisiz devam etti.

Uğur Mumcu'yu o kadar yalın, o kadar gerçekçi ve bir o kadar övgü dolu anlattı ki...

"Uğur Mumcu bir Cumhuriyet ordusudur" dedi

"Uğur Mumcu'nun iradesi, inadı ve zekâsıyla kimse yarışamaz" dedi.

"Uğur Mumcu, Türkiye'nin tıkır tıkır işleyen laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olmasını istedi. Bu değerlerin üzerine titredi. Devleti tüm pisliklerden korumak için çırpındı ama devlet onu koruyamadı" dedi.

Uğur Mumcu'nun öldürülmesini yorumlarken de o acı, keskin, gerçekçi, mizaha bulanmış ifadesine büründü, şöyle seslendi:

"Uğur Mumcu çok yaşadı!"