Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TBMM'nin yeni yasama yılında yaptığı konuşma içeride ve dışarıda önümüzdeki günlerde izlenecek iktidar politikalarının da habercisiydi.
Dahili konuları sonraya bırakalım. Erdoğan'ın İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırım ve Lübnan'a düzenlediği kara harekâtına ilişkin değerlendirmelerini sütuna yatıralım.
Öncelikle "yeni nesil savaş" olarak adlandırılan yöntemlerin bütün boyutlarıyla algılanmasının zaman alacağını vurgulayalım. Zaten İsrail, "Yeni başladık" diyor. Bu sütunlarda sıklıkla, "İletişim devrimini kaçırıyoruz" kaygısını dile getiriyoruz. Yeni çağ, her alanı olduğu gibi savunma-güvenlik sistemlerini de doğrudan etkiliyor. İsrail, 17 Eylül'de Hizbullah kadrolarının kullandığı çağrı cihazlarını aynı anda patlatarak bu yöntemin şaşırtarak derinleşeceğini gösterdi.
Yapay zekânın da devrede olduğu öncekilerle kıyaslanmayacak bir dönem başladı. Öyle ki Avrupa'nın bile ABD-Çin arasındaki bu yarışın gerisinde kaldığını söylemek mümkün. Almanya, ABD'ye gitmeye hazırlanan gençleri özel yazışmalarından bile takip edip ikna etme yöntemine başlamış! Alman yönetimi acemi olduğu için, "Giderlerse gitsinler" sözünü daha bulamamış!
Erdoğan Meclis kürsüsünden İsrail'in Lübnan'dan sonraki hedefini aynen şu sözlerle ifade etti:
"İsrail gözünü Türkiye'ye dikecek!"
Girişte vurguladık, İsrail'in Gazze'de 360 gündür yaptığı tek kelimeyle soykırım. Buna karşı çıkmak insanlık borcudur. Türkiye'de büyük bir sağduyulu kesim İsrail'i ağır sözlerle eleştirdi, eleştirmeye devam ediyor. Erdoğan, Netanyahu'yu Hitler'e benzetti, Birleşmiş Milletler'in İsrail'e karşı güç kullanması gerektiğini vurguladı. İsrail'in er geç durdurulacağını söyledi. Bunları dile getirdikten sonra İslam ülkelerinin büyük bir bölümünün soykırıma sessiz kaldığına dikkat çekti. İşin püf noktası da burası. İsrail eğer İslam dünyasının parçalı olmasını sağlamamış olsaydı bu kadar densiz hareket edemezdi. Aslında ilk yapılması gereken de böylece ortaya çıkmış oluyor:
Öncelikle İslam ülkelerinin birlik olmasını sağlamak, devamında da insanlığın ortak hareket etmesine öncülük etmek.
Erdoğan bunun yerine sıranın Türkiye'ye geleceğini ilan etti!
Şöyle dese daha Türkiyece olurdu:
"İsrail, ola ki gözünü Türkiye'ye dikmeye kalkarsan... Aklından dahi geçirme!"