Taban, 28 Mayıs'tan daha üzgün!

CHP Genel Merkezi hafta sonunu iki önemli toplantıyla geçirdi. Cumartesi belediye başkanları, pazar parti meclisi (PM) toplantısından bir ufuk çıkmadı. "Söylem" değil, "söylenme" havasının hâkim olduğu anlaşılıyor. Lü'zoom'lu mu lü'zoom'suz mu olduğu hâlâ tartışılmakta olan toplantı gölgesindeki buluşmalardan sonuç yerine belirsizlik çıkması bizi şaşırtmadı ama ürküttü! Şunları sordurdu: -CHP'nin 2024'e giderken bu kadar çok zamanı var mı -CHP krizleri çürüterek mi çözerek mi aşmak istiyor -29 Ekim'e 3 ay kaldı, Cumhuriyetin 100. yılı CHP gündemine ne zaman gelecek PM'de görevden alınan il ve ilçe başkanlarının iadesi için yapılan oylamada da Kılıçdaroğlu'nun yüzde 48 civarında oy aldığı anlaşılıyor. Bu durumda sorun yok! Cumartesi günü Işık Kansu ile birlikte Marmaris 3. Kitap Günleri'ndeydik. Toplumun her kesiminden insanla karşılaştık. Diyarbakır'dan inşaat işi için gelenler, ezelden beri burada ev tutup sülale boyu tatil yapanlar, turizmciler, iş insanları, öğrenciler... Büyük çoğunluğun ortak paydası 14-28 Mayıs'ta Kılıçdaroğlu'na oy vermekti. Herkesin 28 Mayıs gecesinden başlayarak yaşadığı umutsuzluğa dair anıları vardı. Pek çoğu, "Bu kez oldu" demiş, çevresiyle bahse girmiş. Kimileri de kazanmaya değil, yüzde kaçla kazanmaya dair oranları yarıştırmış. O günkü hayal kırıklığının yerini birbiriyle çelişen farklı duyguların aldığı dikkati çekiyor. En acısı şimdiden, "Yerel seçim de gitti" cümlelerinin çok rahat kurulmaya başlanması. Daha önceki yazılarımızda da vurgulamıştık, "seçmenlikten istifa" diye tanımlayabileceğimiz bir davranış sürüyor. CHP Genel Merkezi bunu küçümseyebilir, "Seçime doğru herkes düşünür taşınır mutlaka oyunu kullanır" diye düşünebilir. Ancak dünyadaki örneklerinde de uzun süren otoriter yönetimlerde seçmen bir aşamadan sonra değişim umudunu yitiriyor, mevcuda alışma havasına giriyor. Uçaklarda, "Kabin basıcında bir değişiklik olursa" diye başlayan anons şöyle devam eder: "Çocuklu yolcularımızın önce kendi gaz maskesini sonra çocuğunun gaz maskesini