İmamoğlu'nun asıl suçları şunlar:
1- Erdoğan'ı dört kez yendi.
2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazanmanın yanı sıra CHP'nin belediye meclisinde çoğunluğu elde etmesinde, 14 olan ilçe belediye başkanı sayısının 29'a çıkmasında en büyük rolü oynadı.
3- Sosyal yardımların AKP'nin yaptığından daha yukarı çıkabileceğini gösterdi. Sütten ucuz ekmeğe kadar temel gereksinimlere ulaşılmasını sağladı. Kreş ve kent lokantalarıyla sosyal belediyecilik kavramının içini doldurdu.
4- Feshane'den türbelere kadar İstanbul'un başta Osmanlı olmak üzere bütün tarihi eserlerinde AKP'li başkanlar döneminde olmayan restorasyonları gerçekleştirdi.
5- Metrodan sahillerin ortak kullanıma açılmasına kadar İstanbulluların günlük yaşamını kolaylaştıracak ve renklendirecek yatırımları artırdı.
6- "Vizyon 2050 strateji belgesi" ile İstanbul'da uzun erimli yapılacakları kayda geçirdi. Bunları gerçekleştirecek kadroyu oluşturdu.
7- Bütün bunları Türkiye'ye yaymak hedefiyle cumhurbaşkanı adaylığına soyundu.
Hürriyet, "İmamoğlu'na yedi suçlama" diye yazmış. Asıl ilk yedi suç yukarıda. Devamı da var. En büyük suç, sonuncusu!
Bu yedi suçtan sonra 19 Mart'tan beri yaşanan yedi gerçeğin altını çizelim.
1- İktidar cumhurbaşkanlığı seçimindeki en güçlü olası rakibini tasfiye etmeyi, demokrasiye, ekonomiye, iç barışa, uluslararası itibara, adalete, güvene tercih etti. Ne olursa olsun İmamoğlu tasfiye olsun!
2- Gözaltına alınanlar için şöyle bir tanım yapılabilir:
İmamoğlu'nun olası cumhurbaşkanlığında hükümete girebilecek isimler.
Tasfiye girişimi kişisel değil, kadrosal!
3- Bunu yaparken FETÖ'vari yöntemleri tercih etti. Maşallah Türk Ceza Yasası'nda madde bırakmamışlar. Gerçek suçlar bölümünde sıraladıklarımızı hayata geçirmek için sürdürülen bütün faaliyetler terör örgütüne yardımdan ihaleye fesat karıştırmaya kadar her türlü suça dönüştürülmüş.
4- Medya mahkemesinin başarıları karşısında şapka çıkarıp unvanını da yenilemek gerekir:
Yüksek medya mahkemesi. İddianameler orada hazırlanıp infaz manşetten duyuruluyor.
5- Yaşananlar "sivil darbe"ye benzetilince iktidar tepki gösterdi. Tepkisinde haklı. Bu, darbeden de öte. Darbenin bile kendi hukuku olur. Burada nasıl bir hukuk uygulandığı belirsiz. Durmuş saat bile günde 2 kez doğruyu gösterir, bozuk saatin ne zaman ne göstereceği belli olmaz. Bunu yaşıyoruz. 18'inde diploma iptal, 19'unda büyük gözaltı. 23'ünde mahkemeye çıkış. O gün CHP'nin önseçim günü. Bu zamanlamayı yapıp, "Hukuka güvenin, yargı bağımsızdır" diyorlar. Bari aklımızla alay etmeyin.