Sıfır muhalefet... Tam otokrasi!

CHP İstanbul il binasına yönelik polis ablukası ve devamında binanın biber gazıyla ele geçirilmesi ancak olağanüstü durumlarda, darbe günlerinde meydana gelebilecek bir durum. Önceki geceden itibaren sadece CHP değil, demokrasimiz açısından karanlık saatler yaşandı.

Gelinen noktada iktidarın ana hedefi şöyle özetlenebilir:

Sıfır muhalefet, tam otokrasi!

CHP'nin işlevini şu noktaya indirgemeye çalışıyorlar:

İktidarın muhalefet kolu!

Partinin, kuruluşunun bürokratik işleyişe göre 102. yılını, toplumsal mücadeleyi örgütleme sürecine göre Sivas Kongresi bağlamında 106. yılının kutladığı bir süreçte belediyelerden kongrelere çapraz ateşe alınması iki sonuç doğurur:

1- Pes etmek

2- Direnmek

Tablo direnileceğini gösteriyor.

***

Dünü şöyle özetleyebiliriz:

1- Gürsel Tekin 2 Eylül sonrası, "Ben baba ocağına polis eşliğinde girmem. Amacım partiyi adliye koridorlarından kurtarmak" demişti. Tekin hem polisle girdi hem partiyi polis ablukasına aldırdı.

2- Tekin, polisin biber gazı da kullanarak CHP binasını ele geçirmesinin ardından içeri girdi. Böyle bir giriş aynı zamanda CHP üyelerinin neredeyse yüzde 100'ünün gönlünden çıkış demektir.

3- Tekin, parti binası önünde yaptığı açıklamada kendisi aleyhine slogan atanlar için, "Bunların hiçbiri CHP'li değil" dedi. Bu sözün ardından amacının parti içi barış olduğunu vurguladı. Açıklamalarındaki buna benzer çelişkiler, mevcut yönetime karşı bir önyargı ile yola çıktığı izlenimini öne çıkardı.

4- Kendisinin kayyum olmadığını, çağrı heyeti olduğunu söyledi ama sözleri ve eylemleri bunu doğrulamıyor. Olağanüstü kurultay kararını uygulayacak mısınız sorusuna, duruma bakarım diye özetlenebilecek bir yanıt verdi. Şunu dese bir nebze inandırıcı olurdu:

"Benim tek işim İstanbul kongresini yapıp çekilmek."

Bunun yerine Özgür Özel'le oturup konuşacağını, hangi sorunlar var, nasıl çözülür değerlendireceğini söyledi.

5- Tekin sıklıkla, "Gelinen noktada hiçbir şeyin sorumlusu ben değilim. Bu sürecin hiçbir aşamasında yokum" diyor. Dün itibarıyla yaşanan sorunların ana unsurlarından biri Tekin olmuştur. Tekin her ne pahasına olursa olsun "görevini" yapacağını ilan etti. Kemal Kılıçdaroğlu da aynı anlayışa sahip görünüyor. Ancak Kemal Bey ve çevresinin Tekin'in İstanbul sürecini iyi yönetemediği düşüncesinde olduğu söyleniyor.