Savaş yalanları üzerine...

ABD'nin Rusya'ya yönelik yaptırımları artırma kararı alması, uzun süreceği genel kabul gören Ukrayna krizinin yeni gerilimleri tetikleyeceğini gösteriyor. Ukrayna'nın ikiye bölünmesi, Soğuk Savaş havasının yerleşmesi olası gelişmeler arasında. 1992'de başlayan Bosna-Hersek iç savaşından sonra Kafkaslar, Ortadoğu, Irak, Suriye, Libya derken Ukrayna ile etrafımızdaki daire tamamlandı. Nasıl bir ateş çemberinin içinde olduğumuzu yaşayarak gördük.Ukrayna'nın öncekilerden farkları var:1- Avrupa ile Rusya'nın arasında.2- Karadeniz'in kıyısında.3- Enerji geçiş hattının ortasında.4- NATO'ya girme isteğinde.Bütün bunlar birleşince ortaya yeni dünya krizi çıkıyor.Krizin dünyayı ve Türkiye'yi nasıl etkileyeceğini sütuna yatırmadan önce gündemde öne çıkan Ukrayna'nın Buça kentindeki vahşi görüntülere ilişkin ilk aklımıza gelenleri paylaşalım.Dünya basınına servis edilen haberlere göre burada insanlar hunharca öldürülmüş. Öncelikle şunu vurgulayalım; o katliamın faili her kimse bulunmalı, hesap sorulmalı. İddia, bu suçu Rusya'nın işlediği. Rusya bunu reddetti, Ukrayna ile Rusya arasındaki görüşmeleri kesmek amacıyla "Batı" tarafından üretildiğini iddia etti.İşte bu noktada bizim de aklımıza Irak'ta 1991 ve 2003'teki ABD işgalleri sırasındaki haberler geldi.1991 yılı başında dünya televizyonlarında 23 saniyelik bir görüntü dolaşmaya başladı. Deniz, kıyısındaki kayalık, her taraf zifiri petrol. Bir karabatak her yanı petrole bulanmış, nefes alamıyor. Az sonra ölecek. "Haber" şuydu:"Saddam Hüseyin, Basra Körfezi'ni petrole buladı. Bütün petrol kuyularını ateşe verip ham petrolü Basra'ya verdi. Eğer Saddam durdurulmazsa çevre felaketleri daha da artacak..."Dünya ayağa kalktı. Saddam, bir an önce devrilmeli!Yıllar sonra anlaşıldı ki o görüntüler Basra'da değil, 1984'te Fransa açıklarında çekilmişti. Panama bandıralı bir tankerden sızan petroldü.Bu yetmedi... Aynı tarihlerde ABD Senatosu'nda 15 yaşında Iraklı bir kız çocuğu konuştu. Kuveyt'teki bir hastanede gönüllü olarak çalışıyordu. Saddam'ın askerleri aldıkları talimatla hastaneye gelmişler, kuvözdeki bebekleri yerlere atıp çiğnemişlerdi. Senatörler gözyaşlarına boğuldu. Nasıl olurdu, buna nasıl izin verilirdi Saddam bir an önce devrilmeliydi!Bir süre sonra anlaşıldı ki, o kız gönüllü hemşire değil,