Eyyy milletim,
İşte size yeni yıla dair en büyük müjdemi veriyorum; 2025'i sabır yılı ilan ettim! Sabırla koruk helva, iktidar daim olur!
Milletine sabretmeyi öğretememiş bir yönetici, son kullanma tarihini bekleyen bir raf mahsulünden başka bir şey olmaz!
Şahsımın son kullanma tarihi yoktur; şahsım, herkesin son kullanma tarihini belirler.
Milletimin ne istediğini, neyle yetindiğini en iyi ben bilirim:
Yaşarken sabır taşı, ölünce mezar taşı!
Bu dengeyi tutturduk mu tamam. Evelallah bizi kimse yıkamaz!
Büyüklük bende kalsın, bunun formülünü de vereyim:
Beklentileri diri, tepkileri ölü tutacaksın!
Bu da iktidar tutkalının etkisini sağlamlaştıran bir formüldür.
Bu yılı sabır yılı ilan ettim ya; uyguladığım formüllerin etken maddelerini de paylaşayım ki bizim bu işi ne kadar bilimsel yöntemlerle sürdürdüğümüzü anlasınlar.
Tarihte özlü sözler söyleyip liderlik yapanlar olmuş. Bizim kutupyıldızımız şu sözdür:
Türk dövün, yetin, çatış!
Bunların her biri son derece yararlı, milletime sürekli gerekli kavramlar. Milleti dövünme halinde tutmak gerekir. Hep yakınacak, söylenecek. Ancak söylemeyecek! Zor durumda olduğundan yakınacak, nedenini sorgulamayacak.
Dövünme ileri giderse çözüm arama belası başlar. O yüzden yetinmeyi de öğrenecek. Azıcık aşım, dertsiz başım, karnım doymazsa yetişsin sabır taşım!
Ne güzel uydu!
Atasözlerinin devamına şahsım sözleri eklemek, halkıma son derece yararlı bir hizmet.
Yetinmek güzel de bunun devamına da çatışmayı koymak gerekir. Milletimi hep ikilemlerde tutup kutuplaştırmak olmazsa olmaz, dengesini tutturursan tadından yenmez!
Biz hayvan severleri bile sokakta sevenler, evde sevenler diye kutuplaştırmayı başarmış bir iktidarız!
Sabır taşını güçlü tutacak, hiçbir zaman kırılmamasını sağlayacak iki etken maddemiz var:
Alış. Unut.
Her ikisi de milletimde gani gani. Bunları ihraç ürünü yapıp dünyaya yollasam yolumu daha çok bulurum!
Alışmak. Açlığa, az yemeye alıştılar da bir de hiç yememeye alışsalar, bütçeyi daha rahat yöneteceğim! Olsun, bana alıştılar ya!
Unutmak. Benim aziz milletim neyi unuttuğunu bile unutur! Desem ki: