Sayın Büyükelçi, göreve geldiğiniz günden beri Türkiye ve bölge üzerine tezler ortaya atıp geçmişten geleceğe aklınıza geleni söylüyorsunuz. Sanki büyükelçilik yapmak üzere değil de özel bir görevi yerine getirmek üzere heyecanla koşturuyorsunuz.
Şu sözleri nakarat edindiniz:
- Bu bölgede ulus devletleri bitireceğiz. Ayak bağı oluyorlar.
- Hazar'dan Akdeniz'e yeni bir paradigma yaratacağız.
- Türkiye için en iyi sistem, Osmanlı millet sistemidir.
Aslında bunlar sizin öteden beri benimsediğiniz düşünceler. Değişen şey, üslubunuz!
Daha üstenci, daha densiz, daha özensiz!
Başkanınız Trump'ın üslubu.
Son olarak Yunanistan'la Türkiye'nin arasını da düzelteceğinizi söylediniz. Demek ki araya siz girmeseniz olmaz. Dedeağaç bölgesine onca üssü, TürkYunan ilişkileri iyi olsun diye kurdunuz anlaşılan!
***
Başlangıcı 1919'dan almanız, mantıklı! Biz de öyle yapıyoruz! Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı örgütlemek, milleti bağımsızlık ruhu etrafında birleştirmek için 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında ve devam eden günlerde "durum"u şöyle özetlemişti:
- Vatanın bütünlüğü tehlikede.
- İstanbul hükümeti çaresiz.
- İşgalci devletlerin hedefi vatanı parçalayıp paylaşmak.
- Milletin kaderine milletin kendisi karar verecek.
O yıl milletle birlikte ilan edilen bu kararın sizin planlarınızı bozduğunu biliyoruz. Atatürk'ün sadece kazandığı savaşlara değil, başta Lozan, Montrö olmak üzere kurduğu barışlara da sıcak bakmadınız. Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1926'ya kadar, "Mustafa Kemal başaramaz, kurduğu cumhuriyet yıkılır" diye bekleyip büyükelçiliğinizi İstanbul'dan Ankara'ya getirmediniz!
1932'de ABD'nin Ankara büyükelçiliğine atanan Charles Sherrill'in anılarını okursanız Mustafa Kemal'in nasıl bir barış mimarı olduğunu görürsünüz. Büyükelçiniz Atatürk'ün, savaşta yendiği Yunanistan'la barış için nasıl adımlar attığını görünce hakkını teslim etmeden yapamıyor:
"Bu kadar ileri görüşlü bir devlet adamı görmedim!"
Şimdi siz 1919'da temelleri atılmış çağdaş bir devleti lime lime etmekten söz ediyorsunuz. Osmanlı da elbette bizim tarihimiz. Bunu en iyi sizin ülkenizde de bulunmuş tarihçimiz Prof. Halil İnalcık özetler, Osmanlı'yı altı döneme ayırır:
Kuruluş, yükseliş, dünya devleti oluş, duraklayış, gerileyiş, çöküş!
Tarihin her aşaması kendi koşulları içinde değerlendirilmelidir. Sizin kafanızda sadece ayrışmaya giden yollar var!

3