21 Ekim 1999'da alçakça bir saldırıyla aramızdan koparılan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Siyaset Bilimi kitabında Meclis'in birleştiriciliğini şöyle özetler:
Ülkenin rejimine en uzak kesimlerinin bile sorunların çözüm yerinin Meclis olacağını düşünebilmesi, Meclis'in çare yeri olduğunu hissedebilmesi gerekir.
Bu anlamda Meclis zemini ülke bütünlüğü açısından da son derece önemlidir. Ülke bütünlüğü sadece toprak bütünlüğü değildir.
Türkiye'de rejim o hale geldi ki iktidar açısından neredeyse şu iki hedef özdeş durumda:
Terörsüz ve CHP'siz bir Türkiye!
İktidarın kendisi gibi düşünmeyen herkesi "terörist" ilan ettiği dikkate alınırsa, terörsüz Türkiye hedefinin de geniş anlamda muhalefetsiz bir Türkiye'ye evrilme durumu yadsınamaz.
***
1 Ekim'de CHP'nin Erdoğan'ın konuşma yapacağı açılış oturumuna ve resepsiyona katılmama kararının sonuçları günlerdir konuşuluyor. CHP'nin tavrı pek çok gerçeğin de su yüzüne çıkmasına neden oldu.
İktidarın terörsüz ve CHP'siz Türkiye hedefinin ikisine birden hizmet edecek bir arayışa girdiğini de gördük. Bir fotoğraftan onlarca anlam çıkarmak Aziz Nesin'lik bir tablo. Oysa sistem bir nebze normal işlese, partiler arası diyalog doğal seyrinde devam etse, son derece olağan bir fotoğraf.
Sonrasında yapılan açıklamalar ışığında o fotoğraflar için şöyle bir tanımlama yapabiliriz:
Ruhen fotomontaj!
Özellikle Meclis Başkanlığı'na duyulan saygı çerçevesinde oluşan tabloya "Cumhur İttifakı genişliyor"dan, "CHP yalnızlığa itiliyor"a kadar uzanan anlamlar yüklemek siyasetin sürüklendiği çıkmazın da fotoğrafı.
Herkes böyle gitmeyeceğini görüyor, nasıl gideceğini göremiyor!
1 Ekim'in üzerindeki bir başka gölge de "meşruiyet" tartışmasıydı. ABD büyükelçisi, "Erdoğan'ın istediği meşruiyetti, biz de bunu ona verdik" diye özetlenebilecek bir açıklama yaptı. Muhalefet buna tepki gösterince Erdoğan, Meclis kürsüsünden asıl meşruiyet zeminin Meclis olduğunu, millet olduğunu vurguladı durdu. Biz de dinlerken şöyle düşündük:
Heey Atatürk ne kadar büyüksün. "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözünü öyle ya da böyle bir asır sonra bile herkese söyletiyorsun!
***
Yelpazeyi biraz açalım. Gözlerimizin Muhittin Böcek