Kayyumla başlayın!

Bahçeli'nin Öcalan'a yönelik çağrısıyla başlayan "yeni paradigma", 2025'in ana konularından biri olarak gündemdeki yerini aldı.

Süreç çok manşet kaldıracak.

Cumartesi günü DEM Partili Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder'in İmralı'da Öcalan'la yaptığı iki saatlik görüşmeye ilişkin ilk açıklama pazar günü yapıldı. Yedi maddelik açıklamada, 15 Şubat 1999'da Öcalan'ın Türkiye'ye getirilirken söylediklerinden daha ileri bir şey yok.

Daha ileri olan ne var

Bahçeli'nin iradesi.

O irade bundan sonra nasıl şekillenecek

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, "100 yılın fırsatı" olarak değerlendirdiğine göre demek ki devamı gelecek!

Terörün tümüyle bitmesi, Türkiye'nin bütün enerjisini kalkınmaya, demokrasisini geliştirmeye ayırması başlıca özlemimiz. Bu genel kabulün altını çizdikten sonra durumu maddeleyelim:

1- Öcalan masa kurmak ve pazarlık gücü yüksek bir kişi olarak bu masaya oturmak istiyor. Suriye'deki gelişmeleri de anımsatarak bunun en kısa sürede olması gerektiğini, dış müdahalelerin durumu daha da güçleştireceğini vurguluyor. (Dış müdahale deyince akla ilk ABD'den başka bir ülkenin gelmesi mümkün değil.)

2- DEM Parti şu aşamada öne çıkmaktan yana görünmüyor. Açıklama unvansız yapıldı. Buldan ve Önder'in sadece adı yer aldı. Dünkü "Başka açıklama yok" açıklaması da bunun göstergesi. Şu aşamada sadece köprü işlevi görünüyor.

3- İktidarın yarı ve tam resmi yayın organlarının haberi veriş biçimi anlamlıydı! Genel olarak öne çıkarmama eğilimi vardı. Yeni Şafak, Şam'da Türk çikolatasına olan ilgiyi Öcalan haberinin üstünde yer vermişti. Çikolata haberi daha tatlı gelmiş olmalı! MHP'nin yayın organı Türkgün'de de CHP'yi eleştiren haber altı sütun, Öcalan haberi iki sütundu! Öcalan-DEM görüşmesi devletin bilgisi ve gözetimi altında olduğuna göre kamuoyunun bilmediği başka boyutlar olabilir.

4- Ana muhatap Erdoğan ve Bahçeli. Böylesi süreçlerde, son adım öngörülerek ilk adım atılır. Son adımın ne olacağını Erdoğan ve Bahçeli dışında bilen yok. Bu nedenle CHP'nin şu aşamada ileri bir adım atmasını gerektirecek durum yok. Tanıdığımız Erdoğan-Bahçeli, "fedakârlık" eşit paylaşılsın "feda" kısmı CHP'ye, "kârlık" kısmı bize diye düşünür!