İzmire operasyon!

Çağın gereği, güne gözlerimizi açınca haber aldığımız kaynakları da açıyoruz. Dün sabah her şey bir yana İzmir ve çevresindeki orman yangınlarının son durumunu öğrenmek için haber alanlarına girdik. Türkiye'nin dört bir yanında etkili olan orman yangınları birkaç gündür en çok İzmir'i vuruyordu. Bornova'dan, Gaziemir'den, Seferihisar'dan, Menderes'ten gelen yangın haberleri içimizi yakıyordu.

Teselli olarak dile getirilen "Can kaybı yok" cümlesi ne kadar gerçek! Evet insan kaybı yok ama o ormanların her metrekaresi onlarca canlıyla dolu. Birkaç yıl önce Ödemiş'teki orman yangını sonrasında bölgeye gidişimi unutamam. Sadece kabuğu kalmış kaplumbağalar, duvara yapışıp kalmış böcekler, her taraf kül rengi...

Dün sabah İzmir kaynaklı bir numaralı haber, bir başka yangındı. Memleketi alev alev saran hukuksuzluk yangını bir kez daha İzmir'e sıçramıştı.

Altyazılar, canlı bağlantılar, eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in ve hâlâ görevdeki CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun da aralarında olduğu yüzden fazla belediyesinin eski yeni çalışanı, bürokratı, üst düzey yöneticisi gözaltına alınıyordu.

Yine hava ağarmadan sabahın dördünde şafak baskınları...

Yine toplumda korku ve dehşet duygularını yükselten "büyük" operasyonlar...

Öncelikle şunu vurgulayalım, hiç kimse dokunulmaz değildir, elbette eski yeni belediye başkanları için soruşturma ve dava açılabilir. Ancak iki şeyi çok ağır ve siyasal hedefli buluyoruz:

1. Toplu gözaltına almak...

2. Belediyede birlikte çalışama ortamından suç örgütü üretmek...

Memlekette en kolay şey suç örgütü kurmak. Savcılar üç telefonu bir araya getirdi mi, üç mesai arkadaşını yan yana koydu mu al sana suç örgütü.

Az önce vurguladığımız gibi elbette Soyer, Aslanoğlu ve diğer çalışanlar hakkında da soruşturma ve dava açılabilir. Ama dün sabahki şafak operasyonu bir yolsuzluğu soruşturmanın ötesindeydi.

İktidar medyasının çok istemesine rağmen CHP kurultayına ilişkin davanın ertelenmesinin hemen sonrasında, Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunun yüzüncü gününde gerçekleşen bu operasyon aylardır CHP'ye yönelik sürdürülen kampanyanın başarılı olamamasından kaynaklanıyor. Soyer'i bir soruşturma çerçevesinde ifadesini almak üzere adliyeye çağırsalar, atlar bisikletine randevu saatinden en az on dakika önce giderdi. Kaldı ki yıllardır tanıdığımız Soyer heyecanı yüksek, bu ülkeye siyaset zemininde hizmet etmeyi şiar edinmiş bir kişi. Belediye başkanlığı günlerinden pek çok anımız var. Kendisine herhangi bir proje önerildiğinde hemen yüzü parlar, daha proje başlamadan sonuçlarını coşkuyla anlatmaya başlar. Daha sonra bunu danışmanları, çalışma arkadaşlarıyla değerlendirir, pek çoğunda şu şekilde geri döner:

"Bu projenin şu kısmı hukuksal bir zemine oturmuyor. Şu kısmını genişletip yapabiliriz... Arkadaşlar proje üzerinde tekrar çalışmak gerektiğini söylediler. Çok uzatmadan son şeklini vereceğiz."

Böyle bir insan şafak vakti baskınla gözaltına alınıyor. Muhtemel dört gün boyunca başkanlığı dönemindeki birbiriyle ilgisiz pek çok dosya birleştirilerek iktidar medyasının manşetine konacak. Tıpkı CHP kurultay davalarında olduğu gibi İzmir'de de operasyonu bir CHP'linin başlattığı, mevcut başkan Cemil Tugay'ın düğmeye bastığı kurmacası üretiliyor. Müfettişler hiç çıkmadıkları İzmir Belediyesi'nden belgeler, ihale dosyaları istemişler. Tugay da vermiş. Elbette böyle davranacak, vermeyin demesi suç. Dün Cemil Tugay'la konuştuk. Operasyonun şekline olduğu gibi bu kurmacaya da öfkesi vardı. Şöyle diyordu: