Kamuoyunda "Terörsüz Türkiye" diye bilinen komisyonun tam adı şöyle:
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu!
17 toplantıdan sonra gelinen nokta bu kavramlar üzerinden ikilemlerin ortaya çıktığı bir tablo oldu!
Milli dayanışma demek önceliği ortak paydalara verip adım adım bu duyguyu güçlendirmek demektir! Erdoğan'ın dünkü konuşması dayanışmadan çok dayatmaydı. İş İmralı'ya gidilip gidilememesine gelince her şeyi komisyona bıraktı!
Kardeşlik deseniz, ittifakın ortakları kendi içinde birbirini sınıyor.
Demokrasi arkadaşların defterinde sadece kendilerine yontarken var! Bu alandaki karnemiz ikide bir dünya kantarında gündeme geliyor!
Bütün bu olumsuzlukların gölgesinde yarın malum komisyonun İmralı'ya gidip gitmemesi oylanacak! Bildiğimiz kadarıyla komisyon bugüne kadar herhangi bir konuda oylama yapma gereği duymadı.
Kulis bilgisini dünkü yazımızda paylaşmıştık; Erdoğan, TBMM Başkanı Kurtulmuş'u aradı. Şu yönde mesaj verdi:
- İmralı işini bana bulaştırma. Komisyonda CHP'nin hedef olacağı bir noktaya getir!
***
Gündemin bütününe bakınca ortaya şu çelişkiler çıkıyor:
CHP'nin bir kolunu adeta Filistin askısında tutuyorlar. Öteki koluyla halay çekelim diyorlar. Halaya gelmezse, "Bunlarla iş tutulmaz" demeye hazırlanıyorlar.
CHP'ye İstanbul'da Silivri zindanını gösteriyorlar. "Ucu belirsiz, bilmem kaç vakte kadar burada kalacaksın" diyorlar. Ankara'da salona davet ediyorlar, "Gel seninle oylama yapalım. Demokrasicilik oynarız" diyorlar.
CHP'ye en temel insan haklarını bile çok görüyorlar. Masumiyet karinesini mahkumiyet karinesine çeviriyorlar. "Yasalar bizi bağlamaz. Bizim dediğimiz kanundur" diyorlar. Sonra dönüp, "Ülkenin yepyeni bir anayasaya ihtiyacı var, gel seninle anayasa yapalım" nakaratına geçiyorlar.
CHP'ye memleketin geleceği için, önümüzdeki nesiller için hepimiz "fedakârlık" yapmalıyız çağrısı yapıyor. Sonra da fedakârlığın nasıl eşit paylaşacağını şöyle tarif ediyorlar:
"Feda" kısmı CHP'ye "kârlık" kısmı Saray'a!

4