İmamoğlu'na 'İnce'lik!

Türkiye'de siyaseti yorumlarken aklımıza sıklıkla şu gelir:Futbol sahasında, voleybol topuyla basketbol oynayıp, topu tribüne atınca "Şah mat" diye bağırmak!Bu cümlenin neresini düzeltebilirsiniz kiAnkara'da siyaset işte böyle bir iklimde.Gündemde İmamoğlu var. 16 milyonluk bir dünya şehrinin belediye başkanı "ahmakça" bir cezaya çarptırılmış. Saray çevresi bile, "Biz değil, yargı yaptı" diye kenardan seyrediyor. Gelin görün ki tartışılan hak, hukuk, adalet değil, yargı kumpası değil, kabul edilemez karar değil, karar sonrasında İmamoğlu'nun gösterdiği tepki, onu yakın duran, uzak duran siyasetçiler.Bunu yadırgadığımız için söylemiyoruz. Şaşırtıcı değil, hep böyle yapılır!İmamoğlu kararı sonrası ortaya çıkan tabloda tarafların görünümü şu:Gelişmelerin kimin lehine kimin aleyhine olduğu henüz belli eğil. Borsa gibi, inip çıkıyor. Bu tür operasyonlarda deneyimli olan Saray gelinen noktanın her an değişebileceğini düşünüyor. Asıl amaç CHP'nin içini karıştırmaksa, Millet İttifakı'na nifak sokmaksa, ilk oyun mars! İki tarafta da sendeleme var. İmamoğlu'nun görevden alınıp alınmaması, kararın istinaf-Yargıtay aşamalarının öne-ileriye alınması tamamen hangi olasılığın Saray lehine olacağına bağlı. O nedenle yakın gelecekte atılacak adımları Saray'ın bile bilmediğini söylemek abartı olmaz. Zira yazılan senaryoların hangisinin iyi sonuç vereceği henüz bilinmiyor.CHP'nin ve Millet İttifakı'nın karşı oyun yazabilme ya da oyunu bozabilme gücüne göre Saray da senaryoları yaşama geçirecek ya da yenilerini yazacak.Bu bağlamda Millet İttifakı ve CHP, görünen bir oyunu bozunca hemen sevinmemeli, arkasından gelecek oyunu görüp ona göre hareket etmeli.Saray'ın elindeki son kartlardan biri seçime üç sandıkla gitmek: cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği seçimi ve başörtüsü referandumu! Onun hemen öncesindeki kart, HDP davası. Burada da çoktan seçmeli senaryolar var.Yazının başlığına gelirsek... 21 Aralık'ta bu köşenin başlığı, "Kader bağlayınca" idi. Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu'nun kim aday olursa olsun birbirine sonuçta "mecbur" olduğunu vurgulamıştık. İmamoğlu'nu, TBMM Meclis Grubu'na gelişinde